27 Ekim 2006 Cuma

Hafif Tiramisu




Yine epeydir yazamadım... Ama sebeplerim var! Kısacık tatilde, anne-baba evini ziyaret amaçlı kısacık bir mola verdim İstanbul telaşlarına... Ege'ye yolculuk güzeldi.. Keşke daha uzun olabilseydi! Rüya gibi geçip bitiverdi her güzel şey gibi.

Yine de şarkıda dediği gibi "annemin sesiyle güne uyanmak", pırıl pırıl güneşli bir mutfakta çay demlemek, kurabiye pişirmek, uzun uzun kahvaltılar etmek, akşam çorbaları kaynatmak, uzun zamandır görüşülememiş akrabaları görmek, büyümüş kuzen çocuklarını sevmek, çoğu hızla geçen zamana dair kısacık bayram sohbetleri etmek, uzatılan bayram çikolatalarını, ikram edilen tatlıları geri çeviremeyip bünyeye uzunca bir müddet yetecek kadar şeker depolamak, akşamları küçük odamda uyumak güzeldi...

Annemin sandıklarını da açtık üstelik!
neler çıkmadı ki...
Rahmetli anneannemin emektar (ve hala çok sağlam!) AEG mikserinden tutun da, Buldan kumaşından eski masa örtülerine, el örgüsü mutfak önlüklerinden yolluklara, fonksiyonel mutfak gereçlerinden gümüş pasta takımlarına kadar! Çoğu annem tarafından kullanılmaya kıyılamadığı için ve bir gün kızlara devredilmek üzere saklanmış.. Annem devir teslim sırasında "sen benim gibi yapma kızım, kullan herşeyi" dedi. Ben de seve seve kullanmak için ona söz verdim. Hem kimbilir, belki eşyalarla birlikte becerikli ellerinden bir büyü de geçer bana!

Gelelim bu hafif mi hafif tiramisuya...
Aslında tarifi bayram tatilinde yayınlayıp sizlerle bu pasta vesilesiyle bayramlaşmak istemiştim, hatta fotoğrafları CD'ye kaydedip yanıma bile almıştım ama fırsat olmadı. Beni hoşgörmenizi rica etsem ve bir dilim tiramisu ile geçmiş bayramınızı kutlasam olur mu?

Tiramisu aslında çoğu kişinin bildiği ve çok sevdiği bir İtalyan tatlısı. Benim yaptığım gibi kekle yapılan pastamsı versiyonları da var ama orjinali kedidiliyle yapılan bir tatlı. Tercihe ve imkana göre farklı peynirler kullanılabiliyor ve alkol eklenebiliyor olsa da, olmazsa olmazı kahve ve kakaonun muhteşem uyumu. Dolayısıyla özellikle kahveseverler için vazgeçilmez bir lezzet.

Vereceğim tarifi Dr. Yasemin Bradley'in hafif tariflerinden birinden uyguladım. Yağ oranı çok düşük, şekeri oldukça az, diğer taraftan kahve, kakao ve kanyak üçlüsünün verdiği yoğun aroma ile lezzeti bir harika. Kanyak yerine acıbadem likörü kullanabilirsiniz, eminim çok daha lezzetli olur. Miktarları da kendi damak zevkinize göre değiştirebilirsiniz.

Malzemeler:

- 2 katlı hazır kakaolu kek
- 1,5 yemek kaşığı granül kahve
- 1/2 çay bardağı kanyak (veya acıbadem likörü)
- 3 yemek kaşığı esmer şeker
- 1 çay bardağı sıcak su
- 200 ml yağsız süt
- 2 yumurta sarısı
- 1 yemek kaşığı un
- 1 kutu light labne peyniri
- Üzeri için kakao

Yapılışı:

1. İki katlı keki ayırın. Bir katını servis yapacağınız düz büyük bir pasta tabağına yerleştirin.

2. Büyükçe bir kasede kahve, kanyak ve 1 kaşık şekerle sıcak suyu karıştırın, soğumaya bırakın. İyice soğuyunca az bir miktarını ayırıp kalanıyla kekin iki parçasını da ıslatın.

3. Diğer tarafta ufak bir tencerede süt, un, yumurta sarıları ve kalan 2 kaşık şekeri karıştırarak orta ateşte muhallebi gibi pişirin. Karışım biraz ılıdıktan sonra içine labne peynirini ekleyip çırparak iyice karıştırın.

4. Servis tabağındaki kek parçası üzerine muhallebinin yarısını dökün ve yayın. Kekin diğer yarısını üzerine kapatın. Ayırdığınız kahveli karışımı kekin üzerine gezdirip muhallebinin kalanı ile tamamen kaplayın. Spatulayla üzerini düzleştirin.

5. Hazırladığınız tiramisuyu buzdolabında en az 4-5 saat dinlendirin. Servisten hemen önce ince telli bir süzgecin üzerinden bolca kakao serperek tamamen kaplayın. Dilerseniz kakaoyu servis tabağına aldığınız dilimlerin üzerine de serpebilirsiniz.


Bir dilim tiramisu ile kahve keyfi güzeldir...
Her zaman iyi gelir!

19 Ekim 2006 Perşembe

Kandil Simidi




Kandil simidi deyince aklıma Ankara'daki öğrencilik yıllarım geliyor nedense.. Simitler akşam saatlerinde pastanelerde ve simitçi tezgahlarında öyle güzel kokardı ve evi öyle özletirdi ki! O zamanlar kandil simidinin sadece kandillerde ve sadece pastanelerde yapıldığını düşünüyordum:) Sonradan bu nefis lezzetin değişik tariflerini bulup deneyince ve onlar kadar güzel olduklarını görünce sevinerek, kandillerde evde simit yapmaya başladım.

Vereceğim tarif, denemelerimin sonucunda en çok beğenilen ve benim de çok sevdiğim kandil simidi versiyonu olduğu için rahatlıkla denemenizi öneriyorum. Hemen herkesin bildiği tariflerden olduğu için başta siteye yazmakta kararsız kalmıştım ama bu tarifin mutlaka arşivde olmasını istedim.

Hem ağızda dağılan kıvamı, hem lezzeti öyle güzel olmuştu ki komşulara dağıttıktan ve babaannemle dedemin paketini yaptıktan sonra eve az kaldı diye bir ölçü daha yapmıştım:) Yani bu simitler geçen bir kandilden kalma! Sizlerle paylaşmak bu kandile kısmetmiş...

Tüm iyi dileklerinizin ve dualarınızın kabul olması dileğiyle...

Malzemeler:

- 125 g tereyağı (oda ısısında)
- 1 çay bardağı zeytinyağı
- 1 çay bardağı süt
- 1 adet yumurta (akı ve sarısı ayrı)
- 1 tatlı kaşığı mahlep
- 1 tatlı kaşığı pudra şekeri
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
- Aldığı kadar un
- Üzeri için çörekotu ve susam

Yapılışı:

1. Derin bir kapta bir miktar unla birlikte tereyağını iyice ezin. Zeytinyağını, sütü, yumurta akını ekleyin.

2. Mahlep, pudra şekeri, tuz ve kabartma tozunu ilave edip yavaş yavaş un ekleyerek yoğurun. Ele yapışmayan bir hamur elde edin.

3. Hamurdan irice bir ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp avucunuzda silindir şekli verin. İki ucunu birleştirip halka yapın.

4. Hazırladığınız halkaları yağlı kağıt serilmiş tepsiye sıralayın. Üzerlerine fırçayla yumurta sarısı sürüp çörekotu ve susam serpin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarıncaya kadar pişirin.

16 Ekim 2006 Pazartesi

Yoğurt Soslu Mücver




Herşeyin yavaş yavaş yoluna girmeye başladığı bugünlerde keyfim de yerine gelmeye başlıyor. Küçük evimi sevmeye ve ısınmaya başlıyorum, en önemlisi de bu! Ama buna sebep olan kişi yine ve yine sevgili annem.. tıpkı hayatımdaki pekçok iyi şeyin sebebi olduğu gibi!

Annemin her şeye yetişme telaşında ne yapacağını şaşırmış durumdaki kızını toparlama amaçlı kısacık ziyareti çabucak bitti, az önce onu yağmurlu bir İstanbul sabahından yolcu ettim. Savoy'da yaptığım erken kahvaltı hüznümü çabucak dağıttı neyse ki... Hem inşallah birkaç gün sonra -kısa da olsa- ben onları ziyaret etmek için yola çıkacağım!

Mücvere gelelim...
Annem çok sever. Benimse yemezsem özlediğim yiyecekler arasında değildi.. Ancak aromatik otlar eklenmiş bir versiyonunu, yanında yoğurt sosuyla birlikte denediğim zaman fikrim değişti. Doğrusu mercanköşkün ve fesleğenin mücveri bu kadar güzelleştirebileceğini hiç tahmin etmemiştim. Ben otların organik kurusunu kullandım ama siz tazesini bulabiliyorsanız tazesiyle deneyin derim. Yoğurt sosu ise mücvere cidden çok yakışıyor!
(tarifi Pratik Mutfak Rehberi'nden uyarladım)

Malzemeler:

- 5 adet kabak
- 1 adet kuru soğan
- 3 adet köy yumurtası
- 3 Türk kahvesi fincanı tam buğday unu
- 1 tatlı kaşığı organik kuru mercanköşk
- 1 tatlı kaşığı organik kuru fesleğen
- Karabiber, deniz tuzu

Sosu için:
- 2 su bardağı süzme yoğurt
- 1 adet salatalık
- 1 diş sarımsak
- Birkaç dal maydonoz
- Birkaç dal nane (veya 1 tatlı kaşığı kuru nane)
- 1 tatlı kaşığı limon suyu
- Deniz tuzu

Yapılışı:

1. Kabakları ve soğanı temizleyip rendeleyin. Kabakları rendeledikten sonra suyunu sıkmayı unutmayın. Yumurtaları da hafifçe çırpın.

2. Derin bir kabın içerisinde rendelenmiş soğan ve kabaklarla birlikte yumurtaları, un, tuz ve diğer baharatları da ekleyerek karıştırın (unu, koyuca bir kıvam elde edinceye kadar yavaş yavaş eklemenizi öneririm, annem de mücvere daima aldığı kadar un koyar).

3. Hazırladığınız karışımdan kaşıkla alarak -daha sağlıklı olması için- bolca zeytinyağında arkalı önlü kızartın. Kızarttığınız mücverleri kağıt havlu üzerine alın.

4. Sosu için salatalığı kabuğuyla rendeleyin, sarımsağı ezin, nane ve maydonozları incecik kıyın. Limon suyu ve tuz ekleyerek tümünü yoğurtla karıştırın.

5. Sosu tek kişilik kaselere alarak mücveri soğutmadan servis yapın.

8 Ekim 2006 Pazar

Kayısılı Cevizli Kek




İnanılmaz bir yoğunluk ve yorgunlukla geçiyor günler...
Zaman zaman "dur bir nefes al!" demek zorunda kalıyorum kendime, "sakin ol!"

Sararmış yaprakları görmekle yetinme, bak onlara, sonbaharın usulca çekilişine, yakında gelecek olan kıştan önceki son güneşli zamanlarda ağaçların o güzelim kızıllığına bak! Dur bir nefes al... Sabahın kokusunu içine çekmeyi unutuyorsun ya bazen, unutma! Garip bir telaş halinde geçerken zaman, bazı anlar herşeyin dışında, kıyıda kalmayı seç.. kıyıdan bak, tüm tuhaflıklara! Nereye koşuyorsun ki bunca telaşla? dur... ve derin bir nefes al...

Huzurlu ve sessiz bir ortamda kendimle kalıp içime dönebilmeyi özledim. Evet galiba şu sıra en çok kendimi özledim.. Neyse ki herşeyin geçiciliğini, hayatın kısalığını, sanatın uzunluğunu, başlayan herşeyin bittiğini biliyorum. Uzun olmayan bir süre sonra, her köşesinin güzel olması için didindiğim küçük mutfağımda az sonra tarifini vereceğim kek gibi güzel şeyler yaparak kendimi mutlu edebileceğimi de...

Bu yumuşacık ve leziz kek, aslında klasik, hani arasıra yapıp yemezsek özlediğimiz ev keklerinden... Benim için özelliği, eski işimdeki son günümde ofise getirdiğim "veda keki" olmasıydı.. Bir önceki akşam hiç vaktim olmadığı ama ofise de mutlaka birşey yapıp götürmek istediğim için klasik bir kek yapmaktan başka çare bulamamış ve Piyale'nin tariflerinden olan bu keki çabucak yapmıştım. Neyse ki beklediğimden daha güzel bir kek olmuştu. Keki mutfakta keserek iş arkadaşlarıma paylaştırdıktan sonra turuncu kupama kahvemi doldurup yukarı çıkmış, masamda son kahve keyfimi kekimle birlikte yapmıştım.

Hemen bir itiraf: Sanırım una yeterince bulamadığım için kuru kayısılar hafifçe dibe çökmüştü:) Ama kekin üzerine de bu hatayı affettirecek kadar hoş bir kıtırlık vermişlerdi, özellikle de kakaoyla birleşince! Yiyen herkes de beğenince tarif paylaşılacaklar arasına almıştım, ama paylaşmak ancak mümkün oldu... Şu sıralar iftar sonrası çay içerken, ya da sahurda kahvaltılıkların yanında gayet güzel gidebilir. Çay keyfine klasik bir kek her zaman yakışır. Ben kahveye eşlik ettirmiştim ama çayla sanki daha güzel olur gibi geliyor şimdi.. Ya da benim canım feci şekilde ev keki istiyor...

Yine aynı şeyi söyleyeceğim ama, yaparsanız benim için de ufak bir dilim yer misiniz?


Malzemeler:

- 5 adet yumurta
- 2 su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı süt
- 1 su bardağı sıvıyağ (ben soya yağı kullandım)
- 2,5 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1/2 su bardağı kuru kayısı (mümkünse günkurusu kullanın)
- 1 su bardağı dövülmüş ceviz

Yapılışı:

1. Öncelikle kullanacağınız kuru kayısılar sertse kısa bir süre sıcak suda bekletin, daha sonra kurulayın ve küçük küçük doğrayarak una bulayın.

2. Yumurtalarla şekeri geniş bir kabın içinde mikserle yaklaşık 10 dk boyunca çırpın.

3. Süt ve sıvıyağı ekleyerek kısa bir süre daha çırpmaya devam edin.

4. Unu ve kabartma tozunu birlikte eleyerek karışıma yavaş yavaş ekleyin, mikserin düşük ayarında malzemeler özleşene kadar karıştırın.

5. En son hazırladığınız kuru kayısıları ve cevizleri ekleyerek karıştırın. Karışımı yağlanmış büyükçe bir kek kalıbına dökün (ben 26 cm.lik kelepçeli kalıbımı kullanmıştım).

6. Önceden ısıttığınız 180 derece fırında 1 saat kadar pişirin. Son 15 dakikada kürdan testiyle kontrol etmeyi ihmal etmeyin. Soğuduktan sonra üzerine bolca kakao serperek dilimleyip servis yapabilirsiniz...

Son bir not!
Malzemelerin miktarları fazla gibi görünebilir ama değil; herşeyi tam kıvamında, büyükçe bir kek oluyor. Sonra çayınızı demliyorsunuz ve daha fazla sabredemeden tadına bakıyorsunuz:)
(Benim dilimimi de unutmuyorsunuz değil mi?)

2 Ekim 2006 Pazartesi

Kolay Börek Tarifi

Bizim evde sahur böreksiz olmaz. Anneciğim börek yemezse ertesi gün çok çabuk acıktığını söyler, sahur için mutlaka börek yapar. Hiçbir şey yapamazsa dolapta genellikle bulunan, arta kalmış 1-2 yufkadan gözleme yapıverir. Evdeyken ben her sahurda börek olmasına biraz kızardım, çoğu kez kızarmış ekmekle kahvaltı yapmayı tercih ederdim, ama aslında düşünüyorum da annem böreğe düşkün olmakta hiç de haksız sayılmaz!

Kolay börek tarifi


Ertesi gün vereceği uzun süreli tokluk hissi bir yana, mis gibi bir börek kokusuyla sofraya oturmayı kim istemez ki? Gecenin bir vakti de olsa:) Hele ki yağını da az koyduysanız, bol sütlü, yumurtalı, peynirli bir börek son derece besleyici ve sağlıklı bir seçenek olabilir. Ama vakitler dar, iftar sonrası çabucak bastıran uykular var sonra.. İşte kolay bir börek, böyle durumlarda hayat kurtarabilir. Geceden hazırlanıp bekletilir, kalkınca hemen fırına verilir, sıcak sıcak afiyetle yenir.

Bugünlerde sahura kalkan ve ne yiyeceğiz derdine düşen herkesin ihtiyaç duyduğunu düşündüğüm böylesi bir tarifi paylaşmak istedim bugün. Karşılığında sizlerden de bencileyin fırını olmayanlar ne yapsın, bu konuda çözüm önerileri bekliyorum. Neyse, siz böreğinizi yapın, benim yerime de yiyin olur mu? Gerçi ben börek özlemimi dün sevgili Burçak'ın annesinin becerikli ellerinden çıkan nefis bir ıspanaklı börekle giderdim, o bir süre idare eder beni:) (Burçak tarifini yazınca onu da denemenizi şiddetle tavsiye ederim)

Gelelim kolay böreğin tarifine..

Bu tarif özellikle börek yapmakla arası pek iyi sayılmasa da (benim gibi), çabucak yapıp güzel bir sonuç almak isteyenler için. Ve tabi vakti olmayanlar için de.. Tadına gelince, gerçekten iyi! Tarifi çok eskiden tarif arşivimin tuzlular bölümüne not etmişim ama kimbilir nereden ve ne zaman.. Varlığını bile unuttuğum tariflerdendi, acilen börek yapmam gerekince karşıma çıkmıştı ve hiç düşünmeden denemiştim. Sonuç; bu kadar çabuk yapılan, hele ki pişmeden önce hiçbir şeye benzemeyen bir börekten beklenmeyecek kadar başarılıydı.


Malzemeler
  • 100 g tereyağı
  • 3 adet yumurta
  • 2 su bardağı süt
  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 1,5 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
  • 1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir
  • 3 adet yufka

Yapılışı
  1. Tereyağını eritip ılıtın. Derin bir kabın içerisine yumurtaları kırın, sütü ve yoğurdu ekleyip iyice çırpın. Yağı da ekleyip karıştırın.
  2. Kaşar peynirinin yarısını ayırın, kalanı beyaz peynirle birlikte karışıma ekleyin.
  3. Yufkaları elinizle parçalayarak iyice ufaltın ve karışıma ekleyin, kaşıkla malzemelerin iyice karışmasını sağlayın.
  4. Dikdörtgen borcamınızı yağlayın, hazırladığınız karışımı içine dökün. Ayırdığınız kaşar peynirini üzerine serpin. Önceden 200°C ısıtılmış fırına sürerek üzeri iyice kızarana kadar pişirin. Çıkardıktan sonra kısa bir süre bekleyip bıçakla karelere kesin, sıcak sıcak servis yapın.


Yanında çay da, ayran da çok güzel gidiyor. Besleyici, uzun süre tok tutan böreğinizi afiyetle yiyin, kulaklarımı da çınlatın. Ben o sırada muhtemelen bugün ne yesem diye düşünüyor olurum!