0

Şehrin anaforuna kapılalı 10 gün oldu…

Uzaklardayken akıp giden zamanı aldığımız her nefeste hissediyorduk. Oysa şimdi, sabah aldığım nefesi tutup akşam bırakıyorum sanki.. yaşadığım anlardan birşey anlamaksızın, birşeyler için bir yerlere koşturuyorum gün boyu.. Yeni ofisin rahatlığı ve güzelliği bir yana, artan ve başımı kaşıyacak an bırakmayan iş yükü gün boyunca beni öyle geriyor ki, ancak akşam servise binip ipod’umu can havliyle kulaklarıma geçirdikten sonra bırakabiliyorum kendimi.

Ama bu yazıda bahsedeceklerim bunlar değil… Geride kalan, önceki 10 gün… Ve onun yarısının geçtiği, güzel Ege’min en güzel kıyısı..


Ayvalık’a İzmir’den kısa bir yolculukla ulaştıktan, havayı derin derin içimize çektikten sonra her zamanki pansiyonumuza yerleştik. Ardından da adeta koşarak tost yemeye gittik! Benim en çok özlediğim şey tost değildi aslında, ama sevgilim hem Ayvalık tostunu, hem de tostçu Servet abisini çok özlemişti. Servet abinin geçen yıl çok beğendiği tişört vardı Fırat’ın üzerinde, elindeki pakette de aynısından bir tane onun için. Servet abinin şaşkınlığı ve sevinci görülmeye değerdi:)

Hemen tostlarımızı (nasıl yediğimizi bile unutmamış) hazırladı ve bana sonra bir de tulum peynirlisini yapacağına söz verdi (baktım da, tostçular sokağında kocaman bir afiş, artık isteyene tulum peynirli de yapıyorlar tostları.. Tijen abla, haberin olsun!) Sözünü de tuttu. Tulumlu tost diğerlerine hiç benzemiyor gerçekten, ben evde de böyle yapıyorum, ama Servet abi gibi ustası olmadığımdan asla onunkiler gibi olmuyor. Dönüşte Ayvalık tost ekmeklerimizi vakumlanmış tulum peynirimizle birlikte koyduk valize, dondurucuda özlenecekleri zamanı bekliyorlar şimdi…


Güler Tatlıhanesi her zamanki gibiydi, güleryüzlü çalışanları, sakızlı kurabiye ya da tatlı almak için sırada bekleyenleri ve o ufacık vitrininde sıralı lezzetleriyle.. Ama farklılıklar da vardı! Birimiz lor tatlısı üstü dondurma, birimiz sadece dondurma istedik ama az sonra Murat bey elinde kocaman birer tabakla geldi, bize yeni dondurmalarını muhakkak tattırmak istiyordu.

Ben zaten görür görmez rengine vuruldum karadutlu dondurmanın.. Yüzde yüz doğal olduğunu görüntüsü bile kanıtlıyordu. Ama Murat beyin anlattıklarını da not ettim hemen. Kozak yaylasından gelen karadutu kullanıyorlarmış, 10 kg karaduta sadece 2 kg şeker, gerisi gerçek sahlep ve süt, hepsi bu. Tabi emektar dondurma makinelerini de unutmamak lazım.

Lor tatlısının da formülü değişmiş, bu sefer daha bir süt kokulu, daha leziz geldi bana. Artık Ödemiş loruyla yapıyorlarmış.


Üstte şahane lor tatlısını, altta da her defasında onun cazibesine kapılıp bir türlü tadına bakamadığım zeytinyağlı baklavayı görüyorsunuz... Çok da aram yoktur baklavayla, belki ondan.. Ama bana peynir helvası deyin, peynir tatlısı deyin, ne bileyim hoşmerim deyin, elimi kolumu bağlasanız duramam. Annemin baklavalarını hatırlatıyor bu tepsi bana, bir dahaki sefere kısmet olursa tadacağım mutlaka. Yanında dondurmayla eminim şahane olur.


Ne zamandır okuma listemde olan Ayvalık’ı Gezerken’i, tatile çıkmadan önce yine sipariş veremedim diye üzülmüştüm.. Ama Ayvalık’ın tek kitabevi olan Geylan’ı unutmuşum, elbette orada buldum ve sevinçle hemen çantama attım. Ahmet Yorulmaz’ın, yani Ayvalıklıların Ahmet amcasının keyifli anlatımıyla su gibi akıp giden bu güzel kitap günlerce çantamdan çıkmadı, hatta dönüş yolunda ve İstanbul’daki ilk günlerde bile…

Sevgilimle yürüyüşe çıktığımızda kitaptan not ettiğim yerleri gördük, eski binalara dokunduk, 1842 tarihli en eski evi aradık ama bulamadık… Belki de kapısının üstünde tarihi yoktu diğerleri gibi, kimbilir. Bol bol fotoğraf çektik yine, o güzel evlerin, en çok da kapıların ve pencerelerin fotoğraflarını…


Bizi kırdılar demiştim.. Onu anlatacağım şimdi.

Lüksün hiçbir türünden hoşlanmayan, sadece keyfin ve güzel anların peşinde olan bizim için, Ayvalık’a gidince en büyük "lüks", deniz kenarında bol mezeli ve rakılı güzel bir akşam yemeği yemek.. Altı üstü alacağımız keyif bir tutam Cunda havası, bir güzel günbatımı, damakta kalacak güzel tatlar… Bu kez olmadı. Sebebi, tam "sezon" olmasıydı!..

Gittiğimiz restoranlarda kimi kibar ve üstü örtülü bir şekilde, kimi de açıkça, sadece iki kişi için deniz kenarı masa ayıramayacaklarını söylediler. İşte isimleri! Meşhur Bay Nihat, hemen ondan sonraki Günay, daha önce yemek yediğimiz Nesos, mütevazi diye bildiğimiz Deniz, Star ve diğerleri… Alacakları hesaba göre insanlara muamele eden bu restoranları kınıyorum. Zamanında diğer Ege kıyılarını bitiren zihniyet bu şekilde giderse çok yakında Cunda’yı da bitirecektir, buraya yazıyorum.

Bir sabah da, kahvaltıda simide eşlik edecek güzel bir peynir almak üzere bir mandıraya girdim. Peynirciyle yaptığımız kısa sohbette öğrendiklerim de iç açıcı değildi. Nerdeyse hesabın üçte biri kadar ‘garsoniye’ bedeli isteyen restoranlar, kafeler olduğunu öğrendim. Sezon başlayınca menülerindeki fiyatları silen ya da değiştirenler olduğunu da! Sezon başladı, nasıl para kazanacağız? diyorlarmış.. Daha içler acısı olan, bindiğimiz bir minibüste tam karşımızda asılı duran bir tarife olduğu halde bizi salak yerine koyarak daha fazlasını isteyen bir şoför oldu. Plakasını alıp hiç üşenmeden belediyeye gittik şikayet etmek için ama bizimle ilgilenecek bir muhatap bulamadık.

Sonunda karar verdik sevgilimle, madem ki sezonda Ayvalık saflığını yitiriyor, bundan sonra uzun tatilimiz için başka rotalar bulur, kısa kaçamaklarımızda geliriz ancak, kış ortasında ya da baharlarda…


Bu kırgınlıklardan sonra, Ayvalık’ta yeni sayılabilecek bir restoran geldi aklımıza, Deniz Kestanesi. Hürriyet’in 2007 yazında yayınladığı Ayvalık’ta 10 lezzet adresi listesinde de varmış ama, biz onu en çok NTV'deki programlarını keyifle takip ettiğimiz Vedat Milor’un yemek yerken denize cep telefonunu düşürdüğü, ama yemeğin lezzetinden olsa gerek hiç umursamadığı restoran olarak hatırlıyorduk:)

Elimizdeki listede yazılı olan adresi kolayca bulduk. Bizi güler yüzlü genç bir garson hanım karşıladı, nazikçe ilgilendi ve hangi masayı tercih ettiğimizi bile sordu. Yerimizi ayırttıktan sonra mutlulukla oradan ayrıldık ve günbatımında heyecanla tekrar gittik. Aynı sempatik garson gece boyunca bizimle ilgilendi, bize çok güzel tavsiyelerde bulundu ve fondaki yumuşacık müzikler eşliğinde, huzurla yemeğimizi yedik.


Bergama'nın meşhur 'çığırtma'sı..
Acı sevenler için müthişti ancak ben acıya dayanıksızlardan olarak sadece patlıcanından yiyebildim. Tavsiye ettikleri kabak çiçeği böreği ise en büyük favorimiz oldu. Kabak çiçeklerini, yumurtalı-unlu (soda da vardır içinde diye tahmin ediyorum) bir karışıma bulayıp zeytinyağında kızartmışlar, yanına da tarator sos koymuşlardı. Sadece dolmasını bildiğim çiçeğin bu şekli şaşırtıcıydı doğrusu.


Denizin üzerindeki teras deniyordu Hürriyet’te burası için, öyleydi gerçekten. Yıllarca Ayvalık Şehir Klubü’nü (taze sevgiliyken ilk yemek yediğimiz yerdir:) işleten Kamil Şiray’ın açtığı Deniz Kestanesi çok sade ve güzel dekore edilmiş. Atmosferi huzurlu, hatta biraz da romantik.. Mezeler parmak yedirten cinsten, Fırat’a göre balıkları da şahaneymiş. Eğer yolunuz (hele de sezonda!) düşer ve deniz kıyıcığında şöyle keyifli bir rakı-balık gecesi yapalım derseniz kesinlikle tavsiye ederim. Eşinizle, sevgilinizle başbaşaysanız Cunda'da hiç moralinizi bozmayın, dosdoğru Ayvalık merkeze gidin. PTT Arkası Karantina Sokak, No:9/A’da. PTT yanındaki sokaktan girin, zaten tabelalar yolu gösteriyor. Tel: 0266 312 32 62

Madem Hürriyet’teki en iyi 10’dan bahsettim, sizleri internette arşiv tarama derdinden de kurtarıp yazayım listeyi buraya. Ama tekrar etmekte hiç beis görmüyorum, listenin ilk dört sırasındakiler bizden hiç puan alamadılar, diğerlerinden de sadece özel pizzalarıyla bilinen Uno'ya gidemedik, geri kalanlardan ise zaten önceki yazılarda da bahsettim..

1-Bay Nihat (Cunda)
2-Günay Restoran (Cunda)
3-Deniz Restoran (Cunda)
4-Nesos (Cunda)
5-Güler Tatlıhanesi (Ayvalık)
6-Martı Restoran (Ayvalık -bu yıl kapalıydı)
7-Deniz Kestanesi (Ayvalık)
8-İmren Pastanesi (Ayvalık)
9-Uno Pizza (Cunda)
10-Lokmacı Saki ve Mustafa (Cunda)

Tek bir yazıya sığması mümkün mü?
Ayvalık pazarı, esnaf lokantaları ve antikacılar çarşısı bir sonraki yazıya kaldı..

Yorum Gönder

 
Top