Kış ortasında çilek de nereden çıktı diyeceksiniz.. Ya da çileğin ağacı mı olur? Oluyor işte! İngilizler "çilek ağacı" diyorlarmış ona. Benziyor da gerçekten! Ama elinize alıp pütürlü cildinin altındaki o dokunmadan ezilen narin mi narin gövdesine baktığınızda çilekle benzerliklerinin sadece doğa annenin bir oyunu olduğunu anlıyorsunuz. Dağ çileği ya da yaban çileği olarak bilirdim ben bu meyveciği, ta ki Meyve Ağacından Hikayeler'de asıl isminin "kocayemiş" olduğunu öğrenene dek!
Tijen abla hem Meyve Ağacından Hikayeler'de hem de Bir Ot Masalı'nda bahsetmiş kocayemişten. Ne kadar sevdiğini ve muhtemelen Antalya'da bulamayacağını bildiğimden aklımdan acaba ona ulaştırabilir miyim diye geçmedi değil. Ama bu narin meyvecik ne kadar yol gidebilirdi ki? O yüzden bari fotoğraflayayım da hem ona hem de hepinize ulaşsın dedim çilek ağacının güzellerinden birer kase!
Bu şirin meyvecikler sonbaharda - kış başlangıcında geliyor bizim pazarlara. Kocayemiş ağacı Ege'nin ve Marmara'nın ormanlık bölgelerinde yetiştiğinden, her zaman ve her yerde karşımıza çıkıveren meyvelerden değil malesef. Gerçi olsa bu kadar heyecan verir miydi bilinmez. Annem pazarda dağ çileği buldum deyince nasıl mutlu olduğumu anlatamam! Hemen o ilk kaseyi yiyip bitirdik; sık bulunmayan ya da mevsimin ilki olan meyveleri doğal halleriyle yemeyi severim. Ama itiraf etmek gerekirse şimdi bundan bir reçel ya da tart yapmak vardı diye de düşündüm... Veee, birkaç gün sonra bir de baktım mutfakta yine koca bir kase kocayemiş!
Tamam dedim, artık reçel yapabilirim!
Önce güzellerin moda çekimleri (!) yapıldı, sonra üstlerine azıcık şeker eklendi ve Bir Ot Masalı'ndaki tarife göre reçel kaynatıldı. Ateşe konur konmaz erimeye başlayan meyveciklere kıyamadım desem güler misiniz bilmem? :) Pişerken marmelada dönüştü ve bir küçük kavanoz bir de küçük reçel kasesini doldurdu yarım kilo kocayemiş.
Ve ertesi gün Pazar kahvaltısında bir parça ev ekmeği ile tadına bakıldı... hmmm!
Olur da bir yerlerde görürseniz ıskalamayın bu meyveciği. Hatta tereddüt bile etmeyin almakta, zira siz düşünürken bir pasta şefi çoktan kapıp götürebilirmiş bu olağanüstü dekoratif meyveyi! Tijen abla öyle diyor:) Hatta şunu da ekliyor: Tam da yılın bu zamanlarında The Marmara'nın cafe'sinde kocayemişli tartolet bulunabilirmiş. Ben oralarda olsam bir bakardım!
Hatta oralarda olsam, bir vapura atlar, Burgaz'a giderdim bir haftasonu.
Evet, tam da bu mevsimde!..
Ada'nın merak edenlere sakladığı sürprizleri aramak, ve tabi çilek ağacının da izini sürmek için!
Yorum Gönder