Bu şirin mi şirin köpeciğin fotoğrafını ben çekmedim, mail ile gelmişti bir ara. Ama konuya yakıştırdım ve bunu koymak istedim. Ne ilgisi var diyeceksiniz. Baksanıza nasıl saklanmış duvarın arkasına, ama nasıl da merakla bakıyor, bir de sanki "benimle ilgilenin!" bakışları yok mu?
İnternetle ilişkimiz biraz böyle bir ilişki sanırım. Bazen saklanıyor, bazen ilgileniyor, bazen bizimle ilgilenilsin istiyoruz. Tabi bir de aradığımız ne olursa olsun şıp diye bulmak, hatta bazen hiç aramadığımız halde sürpriz bilgilere ulaşmak, yeni birşeyler keşfetmek var ya, işte bu az lüks değil! Vakti zamanında ödevlerimizi tamamlamak için tozlu arşivlerden indirttiğimiz devasa ciltli kitapları, yuttuğumuz kütüphane tozlarını düşünüyorum da, az çile çekmemişiz:) Yanlış anlaşılmasın, kütüphanelerin yeri de önemi de elbette ayrı ve vazgeçilemez, ama internet de bu anlamda çok büyük kolaylıklar getirdi yaşamlarımıza. En azından artık bilmediğimizi araştırmamak ve öğrenmemek için hiçbir bahanemiz de kalmadı -ki en güzeli de bu zaten!
Çilek Suyu'nun heyecanlı yazarı adaşım Sibel bana ne kadar sanal olduğumu sormuş. Ben de onu kırmıyor ve sorularını yanıtlıyorum.
1- Kaç saat internetteyim?
Ofiste olduğum tüm süre boyunca, yani yaklaşık günde 10 saat, Cumartesi dahil. ADSL olduğu için kesintisiz internet bağlantımız var ve zaten işim gereği de sürekli internetteyim, yazışmalar ve bazen de araştırmalar yapmam gerekiyor. Evde -iyi ki- internet bağlantım yok, olursa sanırım sanallık rekoru bende olur:))
2- Herhangi bir mesajlaşma yazılımı kullanır mıyım?
Yahoo messenger kullanıyorum.
3- Kaç tane mail adresim var?
3 tane özel adresim var, ama bunlardan birini kullanıyorum. 3 tane de iş adresi var ilgilenmem gereken!
4- Benimle bütünleşen "nick name"im var mı?
Ben de adaşım gibi adımı seviyor ve genelde kendi adımı kullanmak istiyorum. Kybele'den geldiği için olsa gerek:) O nedenle "nick name"lerin hiçbiri benimle pek bütünleşemedi. Değişiyor, duruma göre, ruh halime göre. Bu sıralar "rapunzel" mesela:)
5- İnternet ortamında tanışıp, gerçek hayatımda pekişen arkadaşlıklarım oldu mu?
Olmaz olur mu? Tijen abla en başta mesela! Türkmencim var, Güney Afrika'da. Bir yıldan fazla süredir her gün "mektuplaşıyoruz" onunla. Yüzyüze görüşemedik henüz koşullarımız nedeniyle, ama bir gün nasıl olsa Boğaz'a karşı oturup bir kahve içeceğiz, di mi Türkmencim? Başka... Üye olduğum mail gruplarında olsun, blog yazarları arasında olsun, tanışsak iyi arkadaş olurduk diye düşündüğüm (ya da karşılıklı düşündüğümüz) pekçok arkadaşım var ki, onları da anmazsam haksızlık etmiş olurum..
6- İnternet üzerinden alışveriş yapıyor muyum?
Mecburiyet nedeniyle evet. Burada bulamadığım kitapları ve albümleri alıyorum. Ama aradıklarımı bulabileceğim bir kentte yaşasaydım dükkan dükkan gezmeye bayılan biri olarak asla sanal alışveriş yapmazdım.
7-Lütfen şu cümleyi iki sn. düşünüp ilk aklınıza gelen cümleyi yazınız.."ya internet olmasaydı....."
Kurmayı sevmediğim cümlelerden biridir bu. Birşeyin yokluğunun hayatı eksiltebileceğine inanmak istemediğimden (aşk hariç, elbette!) Yine de oyunbozanlık yapmayıp ilk aklıma geldiği şekilde tamamlayayım cümleyi: İnternet olmasaydı sanal kahvem de olmazdı, mutfağımı paylaşamazdım! Her gün bu kadar çok şey öğrenip bu kadar güzellikle karşılaşamaz, bu heyecanı duyamazdım. Ama çok daha fazla kitap okur ve eskiden yazmaya bayıldığım gibi upuzun mektuplar yazardım, dolmakalemle!.. (Bu da işin diğer ve çoook derin bir boyutu!)
Aynur hanım, Figen ve Zeynep abla, peki sizler ne kadar "sanal"sınız?
Yorum Gönder