Kendime aldığım yaz armağanları, birkaç gün önce elime ulaştı. Yepyeni bir kitap & CD kolisi! Heyecanla açıp hepsini tek tek sevdikten sonra, kitapları keyifli geniş zamanlara saklayıp albümleri dinlemekle başladım...
... ama bahis konusu edilecek olanlar önce kitaplar:
Sohbetin Bahanesi Kahve bir Deniz Gürsoy kitabı. Daha önce yazarın çikolata üzerine yazdığı kitabı keyifle okumuş, diğer kitaplarını da merak etmiştim. Onlardan en çok merak ettiğim de kahveyle ilgili olanıydı elbette!
Bu tam bir "keyif ehli" kitabı, kahveyi sohbete bahane edenler için olduğu kadar, sohbet dışındaki bazı şeyleri kahveye bahane edenler için de! Mesela iyi bir çikolata, bir dilim kek, en favori kurabiyeler (biscottiye ya da damla çikolatalı kurabiyelere karşı konulabilir mi kahve yanında?), ya da gıcır gıcır bir dergi, günün taze gazetesi kahveye bahane edilebilir pekala...
Kahve bahanesi sayılmasa bile bir fincan kahvenin çok iyi gittiği bazı durumlar vardır ki bunların en başında soğuk kış akşamları, ofis sıkıntıları, uykunun ertelenmesi gereken iş-ders zamanları ve elbette sabah ayılmaları gelir. En azından çoğunluk için! Ders çalışma zamanlarımda çoğu kez keyif almadan bolca tükettiysem de kahvenin benim uyumamı zerre kadar engellemediğini, kafeine doğal bir bağışıklığım olduğunu keşfetmem uzun sürmemişti:)
Kitapta kahvenin öyküsü ve tarih boyunca serüveni yanında, kahve çeşitleri, kahve ritüelleri, meraklısı için hazine değerinde bir kahve sözlüğü ve pekçok güzel kahve tarifi de var. Pekçoğu deneme listesine alınacak sanırım!
Bir de çay kitabım oldu. Kahveyi çok seven çayı, çayı çok seven de kahveyi pek aramaz, nedense... Ben de aslen bir kahveciyim tabi. Hiç çay içmediğim günler vardır, içince de çok açık içerim zaten. Bu kadarı bile çayla aramın nasıl olduğunu açıklamaya yeter herhalde.. Diğer yandan çayın anımsattıklarını, çay saatlerini, çayla ilgili seramonileri severim. Çayın Kültür Tarihi ise gerçek bir tiryaki olan Stephan Reimertz tarafından yazılmış. Öyle böyle bir tiryakilik değil ama! Son 30 yıldır başlıca uğraşı çay içmek olan yazar, günde 3 demlik çay içiyor, "arada başka işler de yapıyor"muş efendim... Şu sıralar da favorisi yeşil çaymış. Kitapta çay yaprağının biyografisinden başlayıp Çin ve Hindistan'daki çay seramonilerine uzanmış ki benim ilgimi de en çok bunlar çekti zaten.
Mutfak Çıkmazı, bir Tahsin Yücel romanı.. "acaba şu halimin bir çözümü var mıdır?" düşüncesiyle ne zamandır okumak istediğim bir kitaptı:)) Yemek yapma tutkusunun yaşamı nasıl alt üst edebileceğinin öyküsü bu! Benim gibi sürekli mutfağa girmek zorunda hisseden, birşeyler pişirmezse huzursuz olanların okumak isteyeceklerine eminim:)
1960 tarihli Mutfak Çıkmazı, Tahsin Yücel'in eserleri arasında gerçekten önemli bir yere sahip, sonraki eserlerini bir anlamda müjdeleyen bir kitap...
Albümlere geçelim.
"Songs From The West Coast" eski bir Elton John albümü, ama son günlerde (gündüz saatlerinde) sürekli bu albümü dinliyorum. Bu adamın şarkılarını seviyorum..
V for Vendetta'yı da ne kadar sevdiğimi yazmıştım. Çok sevdiğim filmlerin müziklerini de alırım genelde, o nedenle filmin soundtrack albümü çıkar çıkmaz sipariş verdim. Ama malesef biraz hayalkırıklığı oldu benim için... Filmin önemli sahnelerine fon olan, hatta fon olmaktan çok sahnenin bir parçası olan kimi müzikleri ve duymayı umduğum replikleri bulamadım! Eskiden daha iyi olurdu sanki bu soundtrack çalışmaları.. Neyse!
Son olarak...
Sevecenler yeni albümlerine kavuştular. Ve eminim ki İrem bağı'ndan gelen bu son şarkıları dinlerken tanımsız duygular yaşadılar, yaşıyorlar...
Bu şarkılar beni o kadar etkiledi ki, albümü sadece geceleri dinliyor, boğazıma düğümler atan birkaç parçadan sonra (özellikle de beni alıp başka yerlere götüren dördüncü parçadan sonra) daha fazla dinleyemiyorum... Dua'sı vardır İlhan İrem'in, bilir misiniz.. İşte o olağanüstü güzel şarkıyı dinlerken hissettiklerinizi 10'la çarpın.. "Cennet İlahileri" böyle bir albüm, fazla söze gerek yok...
Yorum Gönder