İyiyim dostlar.. iyiyim...
Gümüş kapıların, altın olanların açılmasının zamanı geldiği için kapandığına gerçekten inandığım (ah canım Tijen ablam), evrenin en temel yasasını anladığım, mucizelerin saklı olduğu yüreğimin muhteşem açılışlarla kanatlandığı zamanlardayım... nasıl iyi olmam?
Sevgili Margot'a yazdığım mektupta cümle kuramadığımı söylüyordum geçen gün.. kuramadım gerçekten de.. uzunca bir müddet cümleler aradım, sizleri merakta bırakmamak, siteye iki satır birşeyler yazabilmek için. Olmadı. Bahane olsun diye yemek yapayım istedim, içimden gelmedi mutfakta yeni yeni denemelere girişmek, bambaşka bir boyutta yaşarken..
bazen uyuyamadım..
bazen yemek yiyemedim..
.. ama hep O'nu dinledim.. İrem'i.. Bize açılışları veren, bize elini veren İrem'i.. Şarkılarda olduğu kadar düşlerde de yeni şeyler söylemeye devam etti.. Anlayabildiğim ve anlayabileceğim kadarını anladım..
"hayat yükselen bir daire..
hep aynı noktalardan geçiyoruz binlerce kere..
farklı yüksekliklerde...."
Ama anlamayacak olanlar öyle çok(tu) ki...
Sevgili Özlem, Ufuk'la birlikte evime ilk konuk oldukları akşam diyordu ki, "kediler hisseder negatif enerjiyi, kalmazlar öyle yerlerde.." Penceremde günler boyunca uyuklayan, ancak akşam olunca inip giden bu kedicik, fotoğrafı çekilirken bile öyle huzurluydu ki, bir kez daha anladım..
Bugünlerde evdeyim..
Uzun süredir yapmadığım şeyleri yapıyorum; saat 10'a kadar uyumak, kalkınca kendime uzun ve şımarık kahvaltılar hazırlamak, televizyondaki yemek programlarını ve eski dizileri sırf başka birşey yapmak istemediğim için izlemek, akşamları annem usulü yaz yemekleri pişirmek gibi...
Dün de ekmek yaptım, uzunca süredir yapmak istediğim ama üşendiğim bir tarifti. Hürriyet'in evde ekmek yapımı ekinden.. Aslında zannettiğim kadar da zahmetli bir tarif değilmiş.. Barilla'nın yeni keşfettiğim nefis pesto sosunu ve Seçkin Naturel'in leziz kuru domateslerini kullanarak, organik beyaz unla yaptım ekmeğimi.. Ezine koyun peyniri ile yemeye de doyamadım bu sabah. Üşenmezseniz deneyin derim. Hatta üşenmeyin.
Malzemeler:
- 475 g beyaz ekmek unu
- 1,5 tatlı kaşığı ince deniz tuzu
- 2 tatlı kaşığı pudra şekeri
- 1 + 1/4 tatlı kaşığı instant kuru maya
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı
- 2 yemek kaşığı pesto sosu
- 250 ml ılık su (yaklaşık)
- 75 g kuru domates (ince doğranmış)
- 3 yemek kaşığı dolmalık fıstık
- 1 yumurta sarısı
Yapılışı:
1- Un, tuz, pudra şekeri ve mayayı geniş bir kapta karıştırın. Zeytinyağını ve pesto sosu ekleyin. Yavaş yavaş ılık su ekleyerek yumuşak bir hamur yapın, en az 5 dk yoğurun.
2- İnce kıyılmış kuru domatesleri ve 2 kaşık dolmalık fıstığı hamura ekleyin (fıstıkların kalanını üst süslemede kullanacaksınız). Eklediğiniz malzemeler hamura iyice karışana kadar yoğurmaya devam edin.
3- Hamurun üzerini streç filmle örterek ılık bir ortamda kabarması için 1 saat bekletin. 1 saat sonunda tekrar yoğurun, şekil verip pişireceğiniz tepsiye alın ve yine üzerini örtüp 30 dk daha bekletin.
4- Hamurun üzerine 1 kaşık suyla inceltilmiş yumurta sarısını fırçayla sürün, ayırdığınız fıstıkları serpiştirin.
5- Ekmeğinizi önceden ısıtılmış 200 derece fırında 30 dk pişirin. Ben 15 dk sonra ekmeğin üstündeki fıstıkların yanmaması için alüminyum folyo ile örterek pişirmeye öyle devam ettim. Fırından alır almaz da yumuşak kalması için ekmeğimi bir bezle sardım.
Ve haftasonu, yollara düşme zamanı.. Yeni bir iş arama sürecinden önce, ruhumu dinlendirmeliyim. Sizlere -yine- söz vermek istemiyorum ama bulduğum her fırsatta, en azından yorumlarınızı yanıtlamak için iki satır yazacağım. Güzel kareler de eklerim elbet, belki ilham olur içinizdeki kaçıp gitmek isteyen çocuklara...
Velhasıl...
Önce güzel Marmara'da sarılacağımız dostlar, sonra güzel Ege'de yürüyeceğimiz yollar, gideceğimiz kıyılar, yüzeceğimiz denizler, izleyeceğimiz günbatımları, dinleyeceğimiz İrem şarkıları, içeceğimiz şaraplar var..
Ve aşk..
... yüreğimizde melek kanatlarıyla bizi sımsıkı sarmalayan, hep inanılmış bir mucize gibi..
Yorum Gönder