"War of the Worlds" (Dünyalar Savaşı) filminde çocuklarını uzaylı istilasından korumaya çabalayan baba rolündeki Tom Cruise, kızının yediği humusu tattığında annesinin müdavimi olduğu vejetaryen lokantasından alınmış bu mezeden hiç hoşlanmamış, hatta hoşlanmadığını hoş olmayan bir şekilde ifade de etmişti:) Benimse humusa karşı zaten merakım vardı, ama bu sahneden sonra iyice merak eder olmuştum! Yememiştim daha önce, yapmamıştım da. Nasıl olur demeyin, evin babası farklı tatlara sımsıkı kapalı olunca, evin annesi çocuklarını pekçok farklı yemekle tanıştıramamıştı haliyle, ama en azından öğrendikten sonra kendim için deneyebilirdim.
Yine de, acaba annem yer mi, ya da bakalım ben sever miyim diye tereddüt ettiğim için denemeyi sürekli erteledim. Tahin bana hep "tatlı" çağrıştırır, belki de bu yüzden.. Bizde bazen hamur işlerine koyulur tahin, çoğu zamansa pekmez veya şekerli su ile inceltilerek ekmek banılan kışlık bir ısıtıcı, yemek tamamlayıcı olarak görülür. Yemek yetmeyecek gibiyse ya da hafifse annem hemen bir tabak tahin hazırlayıp çoğu akşamı kurtarmıştır çocukluğumdan beri. Gerçi küçükken ekmeğimi bol keseden bandığım o muhteşem lezzete artık biraz daha temkinli yaklaşıyorum ya neyse, konumuz bu değil!
Mutfaktaysan ve hayatın boyunca aynı şeyleri yemek / yedirmek niyetinde değilsen cesur olacaksın... Geçen yaz yaptığım bir salataya gözümü kapatıp "ne olursa olsun" diyerek tahin koymuş, limonla birleşen tahinin lezzetini damağım ilk başta biraz yadırgamış olsa da yedikçe hiç fena değilmiş diye düşünmüştüm. Ama hadi artık humus da yapayım demem birazcık (!) daha zaman aldı. Sonunda geçen hafta Cumartesi akşamından nohutlarımı ıslatıp, ertesi gün yapmaya karar verdim. Hatta hazır cesareti toplamışken bir de yanına felafel yapayım dedim.
Ertesi gün, ıslattığım nohutların yarısını humusa, yarısını da felafele ayırarak işe giriştim. Her ikisi de hazır olduğunda iki kişilik soframızı süsleyip püsleyerek annemi çağırdım. Humus ve felafel birbirine gerçekten yakıştı ve özellikle humus, annemden beklemediğim kadar övgü alarak beni şaşırttı! Felafel ise malesef yeterince başarılı sayılmazdı. İlk deneme için bu normal kabul edilebilir dedik, ama denemelerim sürecek tabi! O yüzden bugün sadece humus tarifini paylaşacağım, içime sinen bir felafel yapmayı başarırsam onu ileride ayrıca yazarım.
Yemek tariflerinin evrenselleşmesini, sonunda nerede ve nasıl doğduğu unutulacak kadar yayılmasını, girdiği her kültürde farklılaşıp zenginleşmesini, damak tadlarına göre çeşitlenmesini severim ve bunu hem mutfağın mantığına, hem de insanın doğasına uygun bulurum. Ama yine de farklı bir lezzetle karşılaştığımda orjinini merak ederim. Humusu da aynı şekilde merak edip internette biraz araştırdım ve kafam karıştı! Humusun Akdenizli bir meze olduğunu ve Türk mutfağına ait olduğunu yazanlar olduğu gibi Ortadoğu mutfağına ait olduğunu söyleyenler de vardı. Aslında "hummus" sözcüğünün Arapça'da nohut anlamına geldiğini, Suriye'de de Humus şehri bulunduğunu öğrenince ikincisi daha mantıklı geldi bana. Diğer taraftan humusun Tarsus mutfağına ait olduğunun tescillenmesi için 2005 yılında başvuru yapıldığını okudum ama sonuç ne oldu bilmiyorum. Wikipedia'daki diğer bilgilere göre humus, Arap ülkeleri ve bizim dışımızda Ermenistan ve Yunanistan'da da yaygın olarak yapılıyor ve daha çok kahvaltılık olarak değerlendiriliyormuş. Son dönemlerde Avrupa ve Amerika'da da popüler ve cips eşlikçisi bir meze haline gelmiş...
Bu fazlaca uzayan girişi noktalayıp tarife geçmeden önce, humusun bol miktarda kaliteli protein içeren son derece sağlıklı ve besleyici bir meze olduğunu belirtmekte yarar var... Yiyiniz, yediriniz:)
Malzemeler:
(3-4 kişilik)
- 3/4 su bardağı nohut
- 3 diş sarımsak
- ½ çay bardağı tahin
- 1 limonun suyu
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 çay kaşığı deniz tuzu
- 1 çay kaşığı pul biber
Yapılışı:
1. Nohutları geceden suya ıslatarak bekletin. Gece ıslatmayı unutursanız 8 saat önceden, mesela sabahtan da ıslatabilirsiniz.
2. Ertesi gün nohutların suyunu süzüp bir tencereye alın, üzerlerine sıcak su ekleyin, daha kolay yumuşamaları için biraz tuz ilavesiyle haşlayın. Haşladığınız suyu atmayın, humusun kıvamına göre kullanmanız gerekebilir.
3. İyice yumuşayan nohutları soğuduktan ya da ılındıktan sonra robota alın. Soyduğunuz sarımsakları, tahini, zeytinyağını, limon suyunu, tuzu ve pul biberi ekleyip robotu çalıştırın, karışımı püre haline getirin.
4. Humus hazır bile! Şimdi kıvamını kontrol edin, eğer ekmeğe sürülecek kıvamdan daha sert olduysa nohutun haşlama suyundan gereken miktarda ekleyin. (Ben 1-2 kaşık kadar ekledim.) Üzerini dilediğiniz şekilde süsleyebilirsiniz...
Son olarak birkaç servis alternatifi:
1. Humusu kahvaltıda ya da ikindi çaylarında -tercihe göre tek kişilik minik kaseler içinde- servis ederek ekmek üstü yapabiliriz. Ekmek yerine pide veya lavaş da olabilir. Biz kızarmış nohut mayalı ekmekle birlikte pek sevdik!
2. Felafel için yoğurda alternatif bir sos olarak kullanabiliriz.
3. Sevdiğimiz çiğ sebzeleri çubuk şeklinde hazırlayarak humusu dip olarak kullanabiliriz.
4. Ev yapımı kepekli bir somun arasına bolca sürdükten sonra, domates, salatalık ve yeşillik ilavesiyle kendimize güzel bir sandviç hazırlayabiliriz. Hızlı ve çabuk, ama besleyici bir öğle yemeği alternatifi olur.
Yorum Gönder