0

Çorba tarifi eskimeden, çorba yanında çok güzel giden bir ekmek tarifi de paylaşayım istedim. Eskiden çorbaları ekmeksiz içerdim ben, ama son zamanlarda ekmekle birlikte daha çok keyif alır oldum. Eğer ikinci yemek makarna gibi birşey değilse mutlaka bir dilim de olsa ekmek arıyorum çorbamın yanında. Tabi mutlaka kızarmış olmalı..

Hürriyet’in bir zaman önce vermiş olduğu,evde ekmek yapımı ile ilgili kitapçığı zaman zaman karıştırıyorum. Oldukça ilginç ekmek tarifleri içeren bu kitapçıktan daha önce de bir tarif denemiştim. Yine mutfakta deneysel çalışmalar yapmak istediğim bir başka akşam bu ekmeği denedim. Evde tüm malzemelerin zaten hazır olması da motive ediciydi, zira oldukça uzun bir malzeme listesi içeriyordu tarif. Sadece tarifteki parmesan peyniri yerine eski kaşar rendeledim, sütü ve yoğurdu da yağsız kullandım.

Mayalanma da gerektirmediği için kısacık bir sürede hazırlayıp fırına verdiğim ekmek, gece gece eve misler gibi bir koku yaydı. Ama tabi geceydi ve biraz peynirle hemen tadına bakma isteğimi engelledim:) Ertesi sabah kahvaltıda tadına baktığımda, her ne kadar beyaz peynirle güzel gitse de kahvaltılıktan çok “çorbalık” bir ekmek olduğuna karar verdim. Malzemelerden tahmin ettiğim ve sizin de tahmin edeceğiniz gibi ekmekten çok keke benzemişti (annem olsa kesin “şimdi bu ekmek mi yani?” deyip burun kıvırırdı:)
Yine de çorbaların yanında gayet güzel gidiyor bu ekmek. Buzluğa attığım dilimleri her akşam çorbamın yanında ısıtıp birer ikişer yiyorum. Fırat yiyemiyor malesef, çünkü midesi taze soğanı kesinlikle hazmedemiyor garip bir şekilde.. (gastrit hastalarının aklında bulunsun diye yazayım dedim)

Malzemeler:

- 250 gr un
- 150 gr mısır unu
- 1 paket kabartma tozu
- 1 tatlı kaşığı karbonat
- 1 yemek kaşığı pudra şekeri
- 1 tatlı kaşığı tuz
- Taze çekilmiş karabiber
- 50 gr tereyağı (oda ısısında)
- 50 gr eski kaşar (rendelenmiş)
- 2 adet kırmızı biber (incecik doğranmış)
- 6 dal taze soğan (incecik doğranmış)
- 2 adet yumurta
- 150 gr yağsız yoğurt
- 1,5 su bardağı yağsız süt

Yapılışı:

1. Kuru malzemeleri derince bir kaba alıp harmanlayın. Üzerine tereyağını, peyniri, kırmızı biberleri ve soğanları ekleyin.

2. Ayrı bir kapta yumurtaları, yoğurdu ve sütü mikserle çırpın. Hazırladığınız karışımı diğer malzemelere ekleyin. Tümünü özleşene kadar mikserle çırpın. Kek hamurundan biraz daha koyu bir kıvamı olacak.

3. Kelepçeli kek kalıbınıza yağlı kağıt yerleştirin, kalıbın kenarlarını yağlayın. Hamuru kalıba dökün, üzerini düzleyin ve önceden ısıtılmış 160 derece fırında yaklaşık 1 saat pişirin. Ben 45 dakika sonunda kontrol etmeye başladım. Siz de ekmeğinizin üzeri kızarmışsa ufak bir bıçak batırarak içinin pişip pişmediğini kontrol etmeyi unutmayın.

4. Ekmeği fırından aldıktan sonra yağlı kağıdını sıyırın ve tel ızgara üstünde soğumaya bırakın. Tamamen soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapın.



Kalan dilimleri benim gibi hemen poşetleyip dondurucuya kaldırır ve yiyeceğiniz zaman ısıtırsanız tazelenirler (buzdolabına dondurucu koyma fikrini kim buldu bilmem ama sık sık hayır dua ediyorum kendisine:)

Akşam eve gidince yine sıcacık bir çorba yapacağım. İyice soğudu havalar, ama kışın bu ilk zamanlarını çok seviyorum ben:) Yıl sonuna yaklaşırken pişireceğim kurabiyeleri düşünmeyi, Pangaltı fırınlarından yayılan çörek kokularını, masamdan eksilmeyen kahve fincanlarımı, akşam çorbalarımı, renk renk berelerimi, battaniye altına kıvrılıp sevgilimle film izlemeyi, sabah mutfağı çaydanlık buharıyla doldurmayı, işe giderken otobüs camına vuran yağmurun sesi eşliğinde sıkışık trafikte sayfalarca kitap okumayı (bu yöntemle her hafta bir kitap bitirmeyi), akşam eve koşar adım gelip küçük sobamı açtığımda hemen ısınıvermeyi, haftasonu sabahları uzun uzun "kış sabahı keyfi" yapmayı seviyorum..

İçimizi ısıtacak güzelliklerle dolu bir haftasonu olsun...

Yorum Gönder

 
Top