0

Dopdolu bir Cumartesi günüydü.
Siz bu yazıyı okurken Pazar günü olacak, ancak benim için halen Cumartesi. Bir an yazıya nasıl başlayacağıma -yorgunluktan mı bilmem- karar veremedim. "Hadi yarın yaz" dedi sevgilim, kapanan gözlerimi görünce. "Olmaz" dedim, bu yazıyı en geç bugün yazma sözü vermiştim kendime.. Ayrıca yarın Pazar.. Yani? Bazı evlerde poğaça günü.. Kahvaltıya ya da öğleden sonraya.. Bir yandan sütümü içerken, bir yandan yazmaya karar verdim.

Dedim ya, dopdolu bir gündü. Gün erkenden başladı, hava henüz yeni aydınlanırken soluğu ekolojik pazarda aldım. Hava ılıktı, en çok pazarcılar için sevindim. Ben de parmak uçlarım donmadan yapabildim alışverişimi böylece. Bol bol meyve girdi torbalarıma, bol yeşillik, körpecik brokoliler, ıspanaklar, yumurtalar.. Sevinçle eve döndükten sonra dün gece yaptığım mis gibi kekimden bir dilim kesip güzel bir sütlü kahve yaptım kendime, acele bir kahvaltı olarak. Biraz sonra işe gitmem gerekiyordu. O arada oturup şöyle bir hesap yaptım da, pazarın fiyatları neredeyse manav fiyatlarına kadar düşmüş. Hatta ve hatta, meşhur bir büyük marketin manav reyonundan (organik değil, normal reyon) daha ucuz olan yiyecekler dahi vardı. Gitgide yaygınlaşıyor pazarlarımız. Ne olur mahrum etmeyin kendinizi, hele yakınlarınızdaysa.. Şimdi Anadolu yakası da pazara kavuştu malum. Pahalı olması kesinlikle bir bahane değil artık.

İş dönüşü ıspanaklarımı ve diğer yeşillikleri temizleyip kurutarak poşetlere / saklama kaplarına koyup, haftaiçi yemeye hazır halde buzdolabına kaldırdım. Leziz brüksel lahanalarını soteledim akşam yemeği olarak. Hep derim ya, ne mutlu bana ki bu leziz şeyleri aynı keyifle yiyen bir eşim var, sebzeye burun kıvıran adamlardan değil o. Ama yanına tereyağlı pilav ister, o ayrı:) bana bir dilim tam tahıllı ekmek ve yoğurt yeter de artar bile...

Bütün bunların ıspanaklı poğaçalarla ne ilgisi var? Yok elbette. Kahve bahane burda, maksat muhabbet ne de olsa. Size günümü anlatıverdim. Poğaçalar üzerine ne söyleyebilirim; eğer ıspanaklı iç malzemeyi önceden hazır ederseniz yapmanın hiç vakit almayacağı, yerken (mutlaka sıcak olsun ama) kendinizi ikinciye uzanmamak için zor zaptedeceğiniz poğaçalar. Aman dikkat:)


Tarif Lezzet dergisinin eski sayılarından birinden.. Epeydir de bekliyordu, nihayet denendikten sonra sizlerle paylaşılmak için biraz daha bekledi. Yılın son Pazar kahvaltısı içindi..

Malzemeler:

- 125 gr tereyağı (eritilmiş)
- 1 çay bardağı sıvıyağ (zeytinyağı tavsiye ederim)
- 1 yumurta + 1 yumurtanın sarısı
- 1 su bardağı yoğurt
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 paket kabartma tozu
- Aldığı kadar un (yaklaşık 4 bardak)

İç malzemeleri*:
- 250 gr ıspanak
- 125 gr taze lor peyniri
- 1 çorba kaşığı zeytinyağı
- 1 çay kaşığı tuz

*İç malzeme bunun 2 katı olarak veriliyordu tarifte. Ben öyle yaptım. Ama fazla geldiği için yarısını dondurucuya kaldırdım. Bir başka sefere kolaylık olacak, belki börekte ya da yine poğaçada kullanırım. Siz nasıl tercih ederseniz o miktarda yapın.

Yapılışı:

1. Öncelikle iç malzemeyi hazırlayın: Ispanakları temizleyin, kurutun. Doğrayıp zeytinyağıyla birlikte geniş bir tavaya alın, soteleyin. Piştikten sonra soğumaya bırakın. En son lor peyniri ve tuzu ekleyip karıştırın. Bu şekilde saklama kabına alıp ertesi güne kadar bekletebilirsiniz.

2. Unu kabartma tozu ve tuzla birlikte bir kabın içine eleyin (3 bardak unla başlamak doğru olur, sonra yavaş yavaş eklersiniz). Ortasına erimiş tereyağını, sıvıyağı, yoğurdu ve 1 yumurtayı ekleyin. Ortadan başlayarak, gerektikçe un ekleyerek yoğurun. Elinize yapışmayan bir hamur elde edin. Üzerini nemli bir bezle örtüp 15 dk kadar dinlendirin.

3. Hamurdan yumurta iriliğinde parçalar alıp ortasını açın, ıspanaklı içten 1 çorba kaşığı kadar koyup kapatın. Yağlı kağıt serili tepsiye koyun. Hepsi hazır olunca üstlerine fırçayla yumurta sarısı sürün.

4. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, üstleri güzelce kızarıncaya kadar pişirin. Sıcak servis edin. Mutlaka çayla beraber, söylemeye gerek var mı:)


Başlarken bu kadar yazabileceğimi düşünmüyordum.
Garip bir enerji veriyor bana yazmak.
Dilerim sizlere de bulaşıyordur okurken..

Mesela birileri kalkar poğaça pişirir şimdi, birileri çay demler, güzel bir çay sofrası hazırlar, sürpriz yapar evdekilere. Yağmurlu bir Pazar gününde çok da güzel olmaz mı?

Yorum Gönder

 
Top