Brüksel lahanası deyince hep aklıma yıllar önce annemin pazarda yaşadığı bir diyalog gelir. Hiç brüksel lahanası görmemiş olan genç bir pazarcı çocuk, annemin torbasındakileri görünce "teyze onlar ne?" demiş, annemin "brüksel lahanası oğlum" demesi üzerine "ne ola ki o?" diyerek yakından görmek istemişti. Annem gösterince gülmeye başlayan çocuk, "anaaa bakın bakın! lahanalar güççülmüş!" diyerek hem annemi hem çevredekileri gülmekten kırıp geçirmişti:)
Bizim kendisi ile tanışmamız çok eskiye dayanmaz, sanırım pek çoğunuz için de öyledir. Hemen hemen brokoli ile aynı zamanda tanışmıştık belki de kendisiyle.. Ama kendini hemen sevdiren bu minik lahanalar, en sevdiğimiz kış sebzeleri arasına giriverdi. Onunla bildiğiniz diğer sebzeler gibi salçalı tencere yemeği yapabilirsiniz, sadece haşlayıp üzerine zeytinyağı-limon dökerek salata gibi yiyebilirsiniz, ya da soteleyebilirsiniz. Benim en sevdiğim versiyonu da bu gibi sotelerdir işte..
Bunca sevdiğim bu sebzenin bir tarifinin, dördüncü kış mevsimini yaşayan Kahve'nin arşivinde yer almaması şaşırtıcı tabi.. Bunu da şimdi farkettim ve üzüldüm, haksızlık etmişim bu güzel sebzeye.. İşte şimdi bu hatamı telafi etmek adına, parmak yedirten bir sote tarifi vermek istiyorum.
Dün akşam eve erkence gitmiştim. Erken gideceğimi bildiğim için de önceki akşamdan yemek yapmamıştım. O yüzden hemen mutfağa girdim ve geçen hafta ekolojik pazardan aldığım brüksel lahanalarını -bir yandan söylenerek- ayıklamaya başladım. Söylenerek diyorum, çünkü çok miniklerdi! Kendime kızdım, "bunun organiğinde toz olur toprak olur Sibel, illa ki en ufaklarını seçmek zorunda mıydın?" diye.. Neredeyse yaprak sarsam sarabileceğim kadar bir sürede temizleyebildim lahanalarımı. Ama sonuca da çok memnun oldum doğrusu, çok lezzetlilerdi ve çabucak piştiler. Aslında başlangıçta onları haşlayıp salata yapmak niyetindeydim, ama sevgilim yemeğini yap deyince sotelemeye karar verdim.
Gelelim tarife.. Fikir internetten alındı, nerede görüldüğü şimdi hatırlanmıyor.. Tarafımızdan çok sevildi ve bir oturuşta tüketildi. Yanına da brokoli ve patates yaptım fırında.. Sevgilim tabi ki süzme yoğurtla birlikte sevdi, bense sade olarak.. Kocaman birer tabak yedik afiyetle.. İçindeki limondan dolayı Fırat'ın sevmeyebileceğinden korkuyordum aslında (daha önce yaptığım limonlu makarnadan bir çatal alıp gerisini bana bırakmıştı:) ama öyle olmadı, o da benim kadar keyif aldı. (Ben de sebze yiyen bir eşim olsun dualarım kabul edilmiş olduğu için bir kez daha mutlu oldum:)
Malzemeler:
(2 kişilik)
- 1/2 kg brüksel lahanası
- 1 çorba kaşığı tereyağı
- 1 çorba kaşığı zeytinyağı
- 1 adet kuru soğan
- 3 diş sarımsak
- 1 çorba kaşığı limon suyu
- 1 tutam limon kabuğu rendesi
- Deniz tuzu, karabiber
- Parmesan (veya tulum peyniri) rendesi
Yapılışı:
1. Brüksel lahanalarını yıkayın, ayıklayın. Ayıklamak için, lekesiz kısımlar gözükene kadar dış yapraklarını atın, tepesindeki sert kısmı da çok az kesin. Yıkadıktan sonra eğer irilerse içlerinin de pişmesi için tepelerinden derince çizin.
2. Tereyağını zeytinyağıyla birlikte geniş bir tavaya alıp eritin. Soğanı yemeklik doğrayıp ekleyin, brüksel lahanalarını da ekleyin. Daha sonra kapağını kapatın, kısık ateşte, birkaç dakikada bir karıştırmayı unutmayarak 10 dk kadar soteleyin.
3. Sarımsakları tuzla birlikte ezin, tavaya ilave edin. Limon suyu ve kabuğunu da ekleyin. Bir 5 dk kadar daha pişirdikten sonra altını kapatın. Servis tabaklarına alıp üzerlerine parmesan rendesi serperek sıcak sıcak servis yapın.
Yanına makarnanın da çok yakışacağını düşündüm sonradan...
Bence deneyin, ya da bu size fikir versin, siz kendi yemeğinizi yaratın. Sizin evde sizden başka sebze yiyen olmasa bile sizin 2 günlük şahane bir yemeğiniz olur. Brüksel lahanasının tam zamanı şimdi..
Yarın ekolojik pazara gidince yarım kilo daha alırım (çok miniklerden değil!), bu kez sadece haşlayıp yağlar, limonlar, afiyetle yerim diye düşünüyorum. Siz de o sıralarda sotesini dener, kulaklarımı çınlatırsınız belki...
Yorum Gönder