Ağzım kulaklarımda, içimde bir sevinç, bir neşe, bir kabına sığmama halleri!.. bir şımarık çocuk, bir kız çocuğu, annesinin kucağında uyuyup kalma numarası yapma hevesleri.. özlemenin türlü hallerinden sonra, kavuşmanın türlü lezzetleri...
... annem geldi!
Yağmur var, sağanak var dedi hava raporları, ama yağmadı işte, güneş açtı birdenbire! Annemle birlikte bahar geldi evime, içime, kentime.. İstanbul bilmez annemi, bilmesin, ne olur ki? Ben annemi alırım yanıma, bak İstanbul derim, annem geldi! Simitin en çıtırını ver anneme, sonra Beşiktaş'a gittiğimizde Yedi Sekiz Hasanpaşa fırınından kurabiyeler henüz çıkmış olsun, seçsin annem onlardan bir kesekağıdı dolusu, sonra binelim biz vapura. Boğaz karşımızda, çay bardakları vapur penceresinin yanındaki ufak masamızda, "ne kadar ucuz bir keyif bu!" desin annem, "hiçbirşeyin olmasa şu keyfin hep olur bu kentte"..
Sonra güvercinlere ve martılara tanıştırayım ben annemi. Annem kalan simidimizi bölüştürsün onlara.
Kadıköy'ün daracık sokaklarında yürüyelim biz kolkola, ne kadar şekerci dükkanı varsa hepsine girelim, Şekerci Cafer Erol'dan renk renk akide şekeri seçelim, Hacı Bekir'den lokum ve sakızlı badem ezmesi.. Sonra balıkçıları görüp sevinsin annem, "sen yemezsen yeme, ben balık isterim!" desin, balık seçsin kendine, ben de rokanın en yeşilini beğeneyim onun için. Baharatçıları, şarküterileri, hatta kitapçıları bile gezelim biz birlikte, annem dinlensin kitapçı koltuklarında, ben gezeyim raflar arasında..
.. derken... Kahve Dünyası'nı keşfedelim!
Ben bu keşfe neden geç kalmış olduğuma kızayım, annem bayılsın "içtiği en güzel sıcak çikolata"ya.. Çikolatadan yapılmış kaşığı da atalım fincanlarımıza, erisin o bir güzel, sıcak çikolata daha bir çikolata olsun, parmaklarım da çikolata olsun, çikolata fabrikasındaki Charlie olayım ben. Sonra ikram ettikleri kahve çekirdekli çikolata tabağını da bitirelim biz, garson bir tabak daha getirsin! Biz utanalım biraz, abarttık mı diye gülüşelim, ama abartmakta hiç sakınca görmeyelim:) Üstelik tüm bunlara sıradan bir kahvecide içilebilecek sıradan 1 fincan kahve parası ödeyip çıkalım!!
Sonra biraz daha dolaşalım çarşıyı, Kadıköy'ün kedilerini sevelim, Bahariye'ye çıkalım, güneşe karşı banklarda oturalım, sahaflarda dergilere bakalım.. Otacı'dan keçiboynuzu, Brezilya Kurukahvecisi'nden Beypazarı cevizli sucuğu alalım bana, annem beni zayıf gördü diye. Sonra işte orda, "anne bak burası Çiya!" diyeyim ben, oyuncakçı dükkanı görmüş çocuk gibi. "Acıkmadık daha" desin annem, kollarımız şeker torbalarıyla dolu, biraz daha gezip akşamı edelim biz.
Akşam inince Kadıköy'e, kentin en sevdiğim lokantasına, sevgili Çiya Sofrası'na götüreyim annemi. Birer tabak alıp elimize, o güzel salatalardan seçelim önce...
Annem bulgurla yapılmış ve nar ekşili bir sosa bulanmış körköfte, patlıcan salatası, maş salatası seçsin; ben muhammara, zeytin piyazı ve kuzukulağı.. Ortak noktaları zahter salatası ve kaya koruğu olsun tabaklarımızın. En çok zahter salatasına bayılalım biz, bir de Çiya'nın güzel ekmeklerine sürdüğümüz muhammaraya.. "Senin humusuna benziyor sanki" desin annem, "humusu özlemişsindir! yapayım sen gitmeden!" diyeyim ben.
Ana yemeği Gaziantep yöresinden "şiveydiz" olsun annemin, benim de pazı borani. Her kaşıkta tadını çıkartalım tabaklarımızdaki lezzetlerin, "bir dahaki gelişimde yine getir beni buraya" desin annem..
"Dur daha sen, sırada tatlılarımız var!" diyeyim, ve tabi ki Çiya'nın en özel tatlısından, tadına doyamadığım kabak tatlısından söyleyeyim anneme. "Senin yaptığından daha güzelini sadece burada yapabiliyorlar!" diye de itiraf edeyim:)
Annem tahin ve ceviz soslu kabak tatlısından, ben kaymaklı domates tatlımdan fazlasıyla memnun, ufak lokmalarla uzatalım o keyif anlarını..
İşte böylece gelsin bahar içime, evime, İstanbul'a...
Ekolojik pazara da gelsin bahar, kavuştursun artık beni domateslere.. Aylardır özleyen damağım bayram etsin Çıralı'dan gelmiş domateslerin zeytinyağı ile şımartılmış dilimleriyle!
Annemle birlikte hep özlediğim gibi dolu dolu bir sabah kahvaltısında, onun getirdiği zeytinler, kiracımızın yolladığı nefis Silifke tulumu, annemin ısırganotlu böreği, can komşum Nuran teyzemin ıspanaklı poğaçaları, köy yumurtalı omlet ve ev ekmeği ile ruhum da doysun...
... kavuşmanın tadı böyle olsun.
Yorum Gönder