0
Geçtiğimiz günlerde posta kutuma Çitlembik Yayınları'nın basınla ilişkilerini yürüten Dilek hanım'dan bir mesaj düştü. Yazarları Oğuz Dinç'in bir kitabını bana göndermek istediklerinden bahsediyordu. Kitap armağanı geri çevrilebilir mi? Sevinçle kabul edip adresimi gönderdim ve kitap birkaç gün sonra elime geçti. Okumakta olduğum kitap biter bitmez de çantamda benimle yolculuk etmeye başladı. İnce bir kitap olduğu için uzun bir yolculuk olmadı gerçi, çabucak okuyup kütüphaneme kaldırdım. Ama bu kitaptan birkaç satırla bahsetmek istedim.



Son zamanlarda epeyce öykü kitabı geçti elimden. Okuduklarımı takip edenler özellikle Türk yazarların öykü kitaplarını ne çok okuduğumu biliyorlardır. Kimisi gerçekten iz bıraktı bunların, kimisi şöyle bir gülümsetti, kimisi hızlıca okunup geçildi, zihnimde çok bir şey bırakmadan...



Oğuz Dinç'in kitabı bunlardan hangisine ait diye düşünüyorum, sanırım gülümsetenlerden daha çok. Keyifle okunan, küçük öykücükler toplamı ağırlıklı olarak. Diğer taraftan, kitaba adını veren öykü "Toplu İğneler" ile kapanışı yapan "İlanlar", mideye yumruk atan cinsten öyküler. Bir anlamda diğer öyküler dengeliyorlar onların ağırlığını. İlk öyküyü okurken diğerleri de böyleyse boğazım epeyce düğümlenecek diye düşünüyorsunuz ama yazar aralarda gülümsetmeyi de ihmal etmiyor. Hayatın tam içinden, her zaman karşılaştığımız, bazen de içlerinden biri olduğumuz insan öyküleriyle...



Dilek hanım'a tekrar teşekkür ediyorum, yayınevlerinin bu güzel jesti için.



"Ilık" adlı öyküden tadımlık;



"Caddedeki insanlar, İzmir'in dingin ritmiyle, aheste aheste yürüyorlardı. Karşıdaki simitçinin masaları doluydu. Kırmızı kepli, naylon eldivenli kızlar, tepsilerle gelen simitleri camlı tezgaha yerleştiriyorlardı. Simitlerin sıcaklığını kendi ellerinde gördü Genç Şair.



Az sonra, yan masasındaki sakallı adam, okuduğu felsefe tarihi kitabının ağırlığı omuzlarında, kasaya yürüdü. Genç Şair, kızın adamla gülerek konuşmasını seyretti. Adam ciddi cümlelerle veda edip merdivenlere yönelirken, kızın bakışları Genç Şair'e döndü. Seyredildiğini fark edecek kadar kadındı demek... Genç Şair, gözlerini penceresine kaçırdı.



Bakışlarının parlak mavisi, kızın gözlerinin önünden gitmedi bir süre.

Sonra hayat aktı."





Yorum Gönder

 
Top