0
Giderek en sevdiğim festival olma yolunda ilerleyen İf!i bu sene 14 filmle kapatıp, vakitsizlikten gidemediğim ve listemdeki adını çizemediğim diğer 13 filmde aklım kaldıktan sonra, normal hayatıma döndüm. Issız bir adaya düşse yanına alacağı üç şeyden ikisi filmler ve kitaplar olan biri olarak, yanımda iyi filmler ve iyi kitaplar varsa hiç sıkılmadan günler, haftalar geçirebilirim. Nerede olduğum ise hiç fark etmez. Üstelik iyi filmler diğer filmleri çağırır, iyi romanlar diğer kitapları... Bu böyle sürer gider benim için.

Festivalin ardından birden boşluğa düşünce, In Treatment'a sardırdım. Hızla eskiyen dizilerin dünyasında aslında eski bir dizi sayılır (üç sene önce final yapmış) ancak ben ikinci sezonu keyifle izlemekteyim. Bu hafta sonumu da In Treatment + mutfak + Orhan Pamuk'un İstanbul'u üçgeninde geçirdim. Üçgenin ayaklarından biri olan mutfaktan çıkan en leziz sonucu ise fotoğrafta görüyorsunuz. Fransız mutfağının bu meşhur çöreği, tam "kahvelik" denen türden, özellikle kahvaltıda marmelatla birlikte şahane bir kahve eşlikçisi. Pazar kahvaltısına yapmaya kalksam saatleri bulan yapım süreci yüzünden açlıktan ölebileceğimiz için, ben kahvaltı sonrası aheste aheste hazırlamaya başlayıp öğleden sonra kahvemin yanına yetiştirdim. Ama pek tabii ki önceden yapılıp dondurucuya kaldırılarak, pek çok Pazar sabahına mutlu mutlu eşlik edebilir.
Briyoşun orjinal şekli böyle olmasa da, ben muffin kalıbımda klasik muffin gibi pişirdim. Son derece güzel kabaran bir hamur olduğu için kalıplara az doldurmakta ve mayalanma sürecini uzun tutmakta fayda var. Ben ikinci mayalandırmada sabredemeyip sürenin yarısında fırına verdim, buna rağmen çok güzel kabardılar, neredeyse kabının iki misli kadar. Sonrasında soğuması için de fazla bekleyemedim, biraz ılıyınca kestim ve ahududu marmeladını yakıştırdım üstüne en çok. Sütlü filtre kahvem, yanında bol marmelatlı briyoşum ve In Treatment... Zor bir haftanın ardından böyle kallavi bir Pazar keyfini hak etmiştim.

Güzel bir tereyağı kullanırsanız lezzeti katlanır; zira bu tarifin esas olayı, Fransız mutfağındaki pek çok tarifte olduğu gibi, tereyağı. (Nasıl bu Fransızlar onca tereyağlı çöreği yiyip ince kalabiliyorlar sorusunun yanıtı ise "porsiyon" kavramında gizli. Yani yapıyor, bir taneden fazlasını yememeyi bir irade meselesi değil, normal bir durum olarak görüyorsunuz:) Mayalı bir hamur olduğu için ertesi güne kalınca aynı nefaseti koruyacağından emin değilim. O yüzden ya aynı gün yenmeli ya da güzelce paketlenip dondurucuya kaldırılmalı. İşte Macrocenter'ın tarif serisinden aldığım leziz briyoşların tarifi. Ben kuru maya yerine instant maya kullandım, dolayısıyla mayayı kabartma kısmını es geçtim. Kendi yaptığım şekilde yazıyorum.

Malzemeler:
(12 adet için)

- 80 ml ılık süt
- 1 paket instant maya
- 2 cup + 2 çorba kaşığı un (yaklaşık 300 gr)
- 2,5 çorba kaşığı toz şeker
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 2 adet yumurta, oda sıcaklığında
- 125 gr tereyağı, oda sıcaklığında
Üzeri için:
- 1 adet yumurtanın sarısı
- 1 tatlı kaşığı su

Yapılışı:

1. Unu derin bir kabın içerisine alın, üzerine tuzu ve instant mayayı ekleyip harmanlayın. Sütü ilave edip mikserle karıştırmaya başlayın. Yumurtaları birer birer ekleyip karıştırmaya devam edin.

2. Tereyağını ve toz şekeri son olarak ilave edip hamura yedirin. Yapışkan, çok sıvı olmayan ama yoğun kek hamuru kıvamında bir hamur elde edeceksiniz. Üzerini streç filmle güzelce kapatıp ılık bir yerde 1,5 saat mayalanmaya bırakın. (Ben 50 dereceye ayarladığım fırına koydum.)

3. İlk mayalanmanın ardından hamuru şöyle bir karıştırın, yağlanmış veya muffin kağıdı koyulmuş kaplara kaşıkla paylaştırın. Tekrar ılık bir yerde 1 saat daha mayalanmaya bırakın.

4. Sürenin sonuna doğru fırını 175 dereceye ayarlayın. Briyoşların üzerine fırçayla yumurta sarısı ve su karışımını sürün. Fırında üzerleri kızarıncaya kadar pişirin. Çok çabuk pişiyorlar, fırından fazla uzaklaşmayın. Zaten o kadar muhteşem bir koku yayıyorlar ki, isteseniz de uzaklaşamıyorsunuz:)

Sonrasında biraz ılıyıncaya kadar sabredip kalıptan çıkartmak ve hemen servis etmek kalıyor geriye. Yapımı uzun sürdüğü için evde olduğunuz bir günü veya rahat bir akşamınızı seçebilirsiniz. Ayırdığınız vakte değeceğini ise garanti edebilirim...


Yorum Gönder

 
Top