0

Yirmili yaşlarıma henüz adım attığım zamanlarda, bundan 10 yıl sonra nerede ve ne yapıyor olurum acaba diye düşündüğümde zamanın uzunluğu ürpertirdi beni.. 10 yıl, koskoca 10 yıl.. Her genç kız gibi o yaşlarda artık "orta yaşlı" olacağımı düşünürdüm. Çoktan güzel bir kariyer yapmış, ruh eşimi çoktan bulmuş, bir ya da iki çocuk sahibi olmuş olurdum herhalde!

Hayatın -o kadar da- kolay olmadığının farkındaydım elbette, hatta bazen çok ama çok zor olduğunun.. Henüz farkında olmadığım şey, zamanın nasıl da hızlı geçtiğiydi... Biz durmadan planlar yaparken, hayat ustanın bazen elimizden tuttuğu, bazense bizimle alay ettiğiydi...

Mutlaka bizim iyiliğimiz içindi elbette, bir kapıyı kapıyorsa bir diğerini açacağı içindi. Ya aralardaki süreler? Beklemeler, umut etmeler, direncin tam kırılırken toparlanmaya çalışmalar? İşte asıl sınav onlardı belki de.. Bizi biz yapan şeylere -asıl böyle zamanlarda- ne kadar sıkı tutunacağımızdı. Ne kadar aydınlık tutacağımızdı içimizin odalarını, bir yanımız perdeleri sımsıkı çekmek isterken, inadına.

1,5 yıldır çalıştığım işimden ayrıldım. Hem ayırıldım, hem ayrıldım aslında. Ayaklarım her gün beni geri geri götürürken inatla gittiğim, son zamanlarda her gün yeni bir istifa mektubu yazıp bir türlü veremediğim, sayesinde panik atakla tanıştığım, dayanılmaz baş ağrıları çektiğim o ofis artık çok uzaklarda.. Bu arada hayat bana bir "sürpriz" yaptı ve hemen yeni bir iş buldum. Asıl sürpriz ise 1 hafta sonra oradan da çıkarılmam oldu. Kurumsallaşmak nasıl da anlamsız bir kelime olabiliyor bazı şirketler için, insana ve emeğe nasıl zerre kadar değer verilmiyor, onu öğreniyorum bugünlerde.. Zaten biliyordum da, pratiğini yapıyorum diyelim.

Ben yazarak yaşamak istiyorum...
Nasıl bir hayatın olsun isterdin sorusuna tek yanıtım bu benim, kalemi elime aldığım ilk günden beri.. Çekmeceleri dolduran defterlerim, benden sonra sadece -olursa eğer- kızımın okumasına izin vereceğim, aksi halde yakılacak olan güncelerim, içi onca karalamayla dolu dosyalarım ve 5 yıldır yazdığım blogum... Geçenlerde bir röportaj okumuştum gazetede, kalbini hızlı attıran şey doğrudur diyordu kadının biri, ya da buna benzer birşey söylüyordu.. Benim kalbim ancak yazarken hızlı atıyor. Yaşamımın ritmi bu benim. İçimin müziği, kelimelerim...

Yeni bir iş arayışındayım, evimdeyim şimdilerde..
Bu kez açacağın kapı şimdiye dek hep hayal ettiğim kapı olsun istiyorum hayat usta..

Bu kez olsun... Bu kez olsun ne olur..

Yorum Gönder

 
Top