0

Uzunca zaman oldu yaz(a)mayalı.
Bu süreçte pekçok şey değişti hayatımızda...
Artık beklemekten yorulduğumuz, bunaldığımız bir işimiz nihayet sonuçlandı, maddi dengelerimiz düzeldi.

Aydın'a bir haftalığına tatile gittim. Yolculuğa ihtiyacım vardı ve sakinliğe, huzura... Neyi istemediğimi kesinlikle anladığım, ne istediğimi cesaretle dillendirdiğim, kendime dair çok şey keşfettiğim, çok güzel kitaplar okuyup yeni kararlar aldığım bir dönemdi.

Bu arada pekçok plan yapıldı ve hayal kuruldu..
Sonunda ufacık evimizden taşınabileceğimiz ve arayışlara başladığımız için bu hayallerin büyük bölümü yeni evle ilgili elbette! Geniş, ferah bir ev, aydınlık bir mutfak, yeni eşyalar... Yapılacak o kadar çok iş var ki bazen hangisinin ucundan tutacağımı, ne yapacağımı bilemeden öylece kalıyorum. Bakılacak dergiler birikiyor, okunacak kitaplar, izlenecek filmler, diziler birikiyor, e-mailler birikiyor... Hatta denenecek tarifler bile birikiyor şu sıra!

Eve döndüğümde beni bekleyen iki zarf buldum antredeki masanın üzerinde.
Birisi Çitlembik Yayınları'ndan, diğeri Kafkas'tan..

Üniversiteden sınıf arkadaşım olan Filiz'le yıllar sonra blogum sayesinde haberleşmiştik, bundan bir süre önce.. Kafkas'ta çalışan Filiz, hazırladıkları bülten için benden bir tarif istemiş ve denemem için Kafkas'ın nefis ürünlerinden de yollamıştı. İşte Kafkas'tan gelen zarfta bu bülten vardı. Bültende her birine birer sayfa ayrılmış 4 blog var, Sibel'in Kahvesi ile birlikte Zeytin Ağacı, Devletşah ve Portakal Ağacı. Eminim onlar da benim kadar mutlu olmuşlardır:) Yayınlanan tarifimi de en kısa zamanda burada sizlerle paylaşacağım.

Diğer zarftan çok güzel bir kitap çıktı, Çitlembik Yayınları'ndan. Dolores Freely'nin "Türk Gezginler İçin Dünya
Mutfağı" adlı kitabı. Bir dönem İstanbul'da da yaşamış bir lezzet gezgini olan yazar, bu kitapta orta ve kuzey Avrupa, Akdeniz, Amerika ve Asya mutfak kültürlerinden derlediği 20 farklı menüye ve tariflerine yer vermiş. Benim hemen ilgimi çekenler, vejetaryen menü ve Türk rakı sofrası menüsü oldu. Ayrıca her menüde yerel bir tatlı tarifi de yer alıyor.

Kitabı en kısa zamanda daha detaylı incelemek ve tariflerden birkaçını burada paylaşmak istiyorum.

Aydın'daki günleri tek kelimeyle tanımlamak gerekirse huzur derim. Çantama attığım yol kitaplarımı sevgilimin deyişiyle "kaçış okumaları"ndan seçmedim bu kez. Tam da ihtiyacım olan okumalardı bunlar, beni hem neşelendirecek, hem biraz içime döndürecek, biraz düşündürecek ama asla yormayacak... Dinlenmeye, tempolu günler için enerji toplamaya gittim en çok. İyi geldi. Gelmez mi..

Annemin balkonda yetiştirdiği domateslerden ve biberlerden koparıp yedik sabah kahvaltılarında. Yaz sabahları ya da akşamlarında kokusuyla beni benden alan biber kızartmasına doydum. Közlenmiş patlıcana ve nohut mayalı ekmeğe de.. Bol bol pazar gezdim, haftalık alışverişimi yapıp öyle geldim. Kilosu 50 kuruşa satılıyor neredeyse herşey, inanır mısınız? İnanın.


Meraklıları için işte İrem hanım kuşun son halleri..
Pek bir güzel, pek bir fettan mı olacak ne:) İnanın bu pozları ben verdirmedim!


Melekliğinin yanısıra, her dişinin içinde azbuçuk var olan cadı damarı da belirmeye başlamış yavaştan. Hem koklaştık bol bol, hem de didiştik bu kez. Ama yine çok zor ayrıldık...


Velhasıl haberler güzel, biz iyiyiz.
Daha güzel haberler verebilmek istiyorum çok yakında. Sahi, sizin oralarda ferah, aydınlık, bol dolaplı, güzel mutfaklı bir ev var mı?

Yorum Gönder

 
Top