0

Kahvaltı yaptınız mı?
Gözlerinizi yeni açtıysanız eğer, şimdi yeni demlenmiş tazecik bir çay yanında, fırından yeni çıkmış, içi leziz eski kaşar peyniri dolu muffinler harika olmaz mıydı? Bu haftasonu sizlere önerim bu işte:) Yarın sabah, olmadı Pazar sabahı sadece yarım saatinizi ayırarak kahvaltı için deneyebileceğiniz nefis muffinler...

Geçen Pazar sabahı -tahminimden de erken bir saatte uyanarak- yaptım ve kahvaltı masamıza koydum bu muffinleri. Bu tür birşeyleri pişirmeyi de yemeyi de özlemiştim doğrusu. Hava buz gibi olduğu için uzun süre sıcak kalamadılar ama ılık halleri bile çok güzeldi. İdeali, ilk sıcaklığıyla hemen yemek elbette!

Tarifi Arman Kırım'ın Hürriyet'teki sayfasından kesip saklamıştım. Onun sayfasından denemek istediğim epeyce tarif birikti doğrusu. Umarım birşeyler pişirmek için daha sık bahanem çıkar! Yoksa sırf evde bulunsun diye dondurucuya kaldıramayacağım hiçbir şey pişirmiyorum artık, özellikle tatlı şeyler.. Ya bir misafir için, ya da bir yere götürmek için yapıyorum. Dondurucuya atılabilecek olanlarsa her zaman kurtarıcı oluyor, onlar evde bulunsun diye yapılabilir:) Bu muffinlerin de kalanlarını aynı şekilde poşetleyip kaldırdım. Kısmet bir başka kahvaltıya, ya da belki bir misafire..


Arka fonda görülen yeşil zeytinler memleketten geldi.. Annemin son gönderdiği kolinin sürpriziydi. Şöyle her ısırıkta damağımda ekşisini hissederek kıtır kıtır yeşil zeytin yemeyi özlemiştim.

Koliden çıkan diğer sürprizler mi? Burada bulamadığım dallı yapraklı kerevizlerden 1 adet, tek pişirimlik (sebzesever eşim malesef bir tek kereviz yemiyor), kerevizime koyayım diye bir kavanoz yaz domatesi, bir poşet dolusu brokoli (bir kısmı çorba oldu, bir kısmı bu akşam fırında pişecek), kısacık boylu ufacık yapraklı maydanozlar, kocaman bir poşet dolusu karışık ot! En çok da buna sevindim. Pazı, ıspanak ve pancar yaprakları ayrı pişti, sadece benim severek (sevmek ne kelime ölüp bayılarak) yediğim arapsaçı, ebegümeci ve pırasa karışımı ayrı pişti. Otlarımla yerim diye çok sevdiğim torba yoğurdundan da koymuştu anneciğim. Buradan aldığım süzme yoğurtla şöyle bir karşılaştırdım da.. Yanyana durduklarında biri beyaz, biri sarı renkte! Biri azıcık suyla seyrelirken diğeri nerdeyse bıçakla kesilecek kıvamda!

Ah ben neleri bırakmışım ardımda, bu şehre gelirken...


Klasik kahvaltı tabağım bu aslında.. Bir-iki kaşık kadar peynirli yumurta (son haftalarda omlet alışkanlığımızı bırakıp buna dadandık), birkaç zeytin, keçi peyniri, ve bolca roka.. Yanına bir adet muffin ve çayımı ekledim tabi, üstüne çilek reçelimden de aldım bir ufak kaşık, yanıma da açtım Hürriyet Pazar'ın en sevdiğim sayfalarını, bir yandan fon olarak tv'de en sevdiğim yazarlardan birinin katıldığı bir program.. Bir Pazar sabahı da böyle geçti işte..

Lafı daha fazla uzatmadan tarife geçiyorum. Tarifle ilgili bir notum, şekerle ilgili. 2 çorba kaşığı şeker vardı tarifte, tuzlu bir muffin için bence çok fazla. Şekeri yarıya düşürdüm bu yüzden. Kekik yerine buzdolabında içi geçmek üzere olan dereotlarımdan kurtarabildiklerimi kullandım. Ama kekikle daha da güzel olabilir bu muffinler, bir dahaki yapışımda öyle deneyeceğim.

Malzemeler:

- 55 gr tereyağı (eritilip ılıtılmış)
- 200 gr un
- 1 paket kabartma tozu
- 1 çorba kaşığı toz şeker
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
- 125 ml süt
- 2 adet yumurta
- 1 tatlı kaşığı ince kıyılmış dereotu ya da kekik
- 55 gr eski kaşar (ufak küpler halinde doğranmış)
- Üzeri için susam

Yapılışı:

1. Muffin kalıplarınıza 9 adet muffin kağıdı yerleştirin, kağıt kullanmıyorsanız kalıplarınızı yağlayın.

2. Büyük bir kabın içine unu eleyin, tuz, kırmızı biber, şeker ve kabartma tozunu ekleyin.

3. Bir başka kabın içine yumurtaları kırın, sütü ve tereyağını ekleyin. Kekik ya da dereotunu da bu karışıma ekleyip çırpma teliyle iyice çırpın (mikser kullanmanıza gerek yok).

4. Sıvı malzemeyi, un karışımının içine ekleyin ve tahta bir kaşıkla çok az karıştırın, sadece malzemeler birbirine karışacak kadar.

5. Muffin kaplarının yarısına kadar hamur dökün. Hamurun üstüne kaşar küplerinden paylaştırın. Kalan hamurla peynirlerin üzerini kapatın. Üstlerine susam serpin.

6. Önceden 190 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 15 dk, üstleri güzelce kızarana kadar pişirin. Sıcak sıcak hemen servis yapın.

********************

Dün ayrı bir post olarak yazacaktım aslında, olmadı. Birkaç satırla da olsa bahsetmeden bitirmek istemedim. Sinefillerin iple çektiği bağımsız filmler festivali IF! dün başladı.

Çalıştığım şirket hizmet sponsorlarından biri olunca elime iki kişilik gala davetiyesi geçti ve iş çıkışı koşarak gittik Çarşamba akşamı. Hayli zorlayıcı bir film olan "Yeraltı Peygamberi" ile açılış yapan festival, açılışıyla biraz hayal kırıklığı yarattı bende ama umarım devamı iyi gelir. Nerede uzaylıların İstiklal Caddesine inerek "geç kalanları almıyoruz!" dedikleri o şahane tanıtım filmli 2007 yılı, nerede o yıl seçilen birbirinden absürd, deneysel, hem insan doğası hem de sanatın ve sinemanın sınırları üzerine düşündüren filmler, nerede bu yıl...

Hani "biz kendi aramızda eğleniyorduk siz niye geldiniz ki?" dercesine yapılan açılış, saçmalama dozunun hayli yüksek olduğunu öğrendiğimiz meşhur radyocu-yazarımızın konuşması, alkol seviyesi bedava birayla yükseltilmiş seyircinin diğer izleyenlere saygıyı ve festival kültürünü-ruhunu hiçe sayarak sık sık yerinden kalkıp tuvalete taşınmasıyla kesilen altyazı görüntüleri sinirlerimizi epeyce bozdu. Çıkışta, bunu da mı kaybediyoruz yahu? dedim, kaç kere.. Yine de umudumu yitirmiş değilim. Listemdeki filmlere gitmeye çalışacağım, şartları zorlayarak. Umarım bana öyle gelmiştir, umarım IF! bitmemiştir..

Kaçırmamanızı (ve kaçırmamayı) dilediğim filmleri de not düşerek bu hayli uzamış yazıyı bitireyim artık.
Gıda Ltd, Dondurulmuş Ruhlar, Precious, Metropia, Aşk Dersi, Uzaklara Gidelim, Herkes Gibi, Beyaz Şimşek, Pippa'ya Mektubum, Tarımsal Ütopya, Aptallar Çağı.

Bol filmli, bol "aşk"lı ve keyifli bir haftasonu olsun:)

Yorum Gönder

 
Top