0
ŞU HAİN KALPLERİMİZ
(Kadınlar Erkeklere Neden Teslim Olurlar?)

Rosalind Coward’ın bu çalışmasından, bir Ayrıntı Yayınları kitabının son sayfalarındaki tanıtımını okuyunca haberdar olmuş, konu çok ilgimi çekince hemen internetten sipariş listeme eklemek istemiş, ancak “tükendi” notuyla karşılaşmıştım. Sonra hiç ummadığım bir anda bir sahafta buldum bu kitabı, çok da temiz bir durumdaydı ve tabi ucuzdu. Bir kitapsever için ne büyük mutluluk! Kitabı işyerinde beklenmedik ve uzun elektrik kesintileri olunca boşta kalıp çabucak bitirdim. Ofistekiler yanlarında kitap olmadığı için çok sıkıldılar o saatlerde.. Benimse böyle bir derdim yoktu, aksine keyifliydim bile diyebilirim, yanımda her zaman kitabım vardır çünkü..

1.baskısı 1995’te yapılmış olan bu kitap, yazarın esasen 90’lı yıllara dayanan gözlemlerinin ve araştırmalarının ürünü. Maalesef günümüzde de çok fazla değişen bir şey yok. Yazarın tespit ettiği gerçeklerin ve kitapta bahsedilen görüşlerin günümüz için de geçerli olduğu, hatta bazı açılardan daha da kuvvetlendiği söylenebilir.

Kadınların büyük çoğunluğunun hayatının belli bir dönemecinde anne olmak istediğini, bunun ardından evi ve çalışma hayatını annelik ile birarada götürmekte zorlandığını, genellikle de evini tercih ederek çalışma hayatından çekildiğini ya da daha hafif işlerde çalışmayı tercih ettiğini tespit ediyor yazar. Bundan yola çıkarak görüştüğü kadınların pekçoğu birbirine benzer sorunları ve sıkıntıları dile getiriyor. Erkeklerin ev işleri ve çocuk bakımını paylaşımda zorlanıyor olmaları bir yana, kadınların zaten pekçok sorumluluğu kendiliğinden üstlendikleri, bu anlamda da giderek iş hayatından ve toplumsal hayattan uzaklaşıp eve kapanmalarında “suç ortaklığı” yaptıkları tezine dayanıyor. Bu tez üzerine yaptığı araştırmasında feminizm söylemlerinden yola çıkıyor elbette, ancak feminizmi de sorgulamayı ihmal etmiyor.. İlerleyen bölümlerde kadınların erkekleri idealize etmelerine, bu idealleştime nedeniyle ilişkilerinde / evliliklerinde geri planda kalmalarına değiniyor ve kadınların kendi bedenleri ve görünüşleriyle ilgili bitmez tükenmez sorunlarını, suçluluk hislerini, yetersizlik duygularını da masaya yatırıyor. Hem toplumsal, hem cinsel, hem psikolojik açılardan ele alıyor tüm bu sorunları ve kendi yaşamından örnekler vermekten de çekinmiyor…

Kitabın oldukça akıcı ve rahat bir dili var, okumak son derece keyifli. Kadınlık halleri üzerine düşünmek isteyen, hayatını zaten devamlı sorgulamakta olan, ya da hayatından memnun olsa da zaman zaman kafasına çengelli iğneler takılan bütün kadınlara tavsiye edilir…

“Kadınlar ideal beden, ideal sağlık, ideal çocuk, ideal ev imajlarının (eskiden bunlara stereotipler derdik) saldırısı altındadırlar. Bunlar hem cazibe, hem de doyumsuzluk kaynağı olarak işlerler; arzuyu kışkırtır, ama aynı zamanda hoşnutsuzluk yaratırlar. Kadınlık arzularına yönelik bu sonsuz kur yapma hali kısmen tüketim toplumunda kadın öznelliklerinin oynadığı kilit rolle ilgilidir ama aynı zamanda kendilerini kabul etmekte güçlük çeken kadınlar da yaratır.”

“…ideal ne kadar zor ve imkansız olsa da, kadınlar hala mutlak diğerkamlıkta her yetersiz kalışlarını kişisel bir başarısızlık gibi yaşıyorlar. Herkesin bunca suçluluk duymasına şaşırmamak gerek.”

“İş yerinde düşünmek için, bir fincan kahve içmek için kendinize ait zamanınız ve sürekli başkalarının düşüncelerine katılmak yerine kendi zihninizi kullanma imkanınız var. Bu acayip durumda, iş, ev hayatının ısrarlı ve tüketici taleplerinden bir kaçış olarak görülüyor.”

“Kadınlar erkeklerin boşvermelerine izin veriyorlar. Pek çoğu erkeklerle çatışmak istemediklerini belirtiyorlar. Rahatsız ve öfkeli insanların yaptıkları bir şey olarak gördükleri çatışma yerine, kendileri ile hesaplaşmamak anlamına gelse bile, kendi durumlarını erkek ve çocuklara bağlamak anlamına gelse bile, daha çok çalışmak ve baskı altında kalmak anlamına gelse bile, tamamen geleneksel erkeklik ve kadınlık yapılarını korumayı tercih ediyorlar. Bunun karşılığında, doğum, annelik ve çocuk yetiştirmeyle ilgili yeni bir mitolojiyi kabul ederek, görünürde aile içinde daha çok güç elde ediyorlar. Ama ‘armağan’ın ne olduğu belirsiz.”


Yorum Gönder

 
Top