0

Okuldan yeni mezun olduğum, sinemayla sarmaş dolaş yaşadığım, sabahtan akşama dek 5-6 film izlediğim günlerden birinde izlemiştim Shining'i ilk... O ilk etkiyi unutmama imkân yok. Öğleden sonraydı, kıştı. Kar altındaki labirent sahnelerinde çok üşümüştüm. Otelin asansöründen kanların fışkırdığı o meşhur sahnede kanım donmuş, sinemada nice kanlı sahne izlemiş biri olarak neden bu kadar etkilendiğimi anlayamasam da o gece uyuyamamıştım. Nereden bilirdim ki o sahnenin Yahudi soykırımının bir sembolü olabileceğini? Nereden bilebilirdim Shining'de daha neler neler gizli olabileceğini...

Bugün İf'de izlediğim 237 Numaralı Oda, Shining'in adeta kare kare analiziydi. Daha ilk analizde ağzım bir karış açık kalınca, ilerleyen analizlerin hiçbirini unutmamak için çantamdan küçük not defterimi çıkardım ve karanlıkta görmeyen gözlerle not aldım. Filmi maalesef bir kez daha izleme şansım yok çünkü bu İstanbul'da son gösterimiydi. Ankara ve İzmir'de izleyecek olanları şimdiden kıskanıyorum. 

Beynimizin hayal yaratma gücüdür "shining" (ışıma). Türkçeye klişe bir adla Cinnet olarak çevrilmesi cinnet nedeni olabilse de, film bir cinnetin çok ötesini anlatır aslında. Wendy, Danny ve Jake'in, yani bir ailenin özelinde, bütün bir insanlığın anlatımıdır Shining... Kızılderililerden tutun da, Ay'a seyahatten Yahudi soykırımına ve hatta dünyanın bugüne dek gördüğü bütün gaddarlıklara, insanlık trajedilerine kadar... Büyük edebiyat yapıtlarına, tarihe, geçmişimizin hayaletlerine...

Filmi izleyecek olanların alacağı zevke engel olmamak adına, bu yazıda sadece Kubrick ustanın dehasına şapka çıkarmak istiyorum ben... Nasıl bir dehadır bilmiyorum. İlk izleyişte sıradan gelebilecek filmlerin bile arka planına nice anlatım gizlemeyi başaran... Taa içimize, geçmişimize, ilkel dürtülerimize, bilinçaltımıza biz çoğu kez farkında bile olmadan dokunan... Günler geceler boyunca düşündüren, huzursuz eden!  

Afişte yazdığı gibi, bazı filmler hayat boyu sizinle kalır. Bazen ilk izleyişte bunu bilmeseniz bile... Aradan yıllar geçer, bir kez daha izlemek istersiniz. Bu dürtüye neyin sebep olduğunu bilmeden... Hatta filmi ilk izlemenizde o kadar da beğenmeseniz bile.

Bir şeyler unutulup bastırılsa bile, bir gün dışarı çıkar. Görebilirseniz şayet... İnsan, yaşayabilmek adına unutmayı seçer elbet. Yok saymayı, bilmemeyi, bilse de anlamamayı, anlasa da unutmayı. Evet, "Bir kişi öldürüldüyse bu trajedidir, ama bir milyon kişiyse ölen, sadece istatistik!" Ve insan ırkının gaddarlığının üstündeki örtüyü usulca kaldırır Kubrick usta. Hem de bunu hiç gözünüze sokmadan yapar. Belki üçüncü, belki onuncu izlemenizde anlarsınız. Neden o öyleydi, neden bu böyleydi sorularınızın yanıtını belki onuncu izlemenizde bulur, belki hiç bulamazsınız.

Filmde dedikleri gibi,
"Büyük sanat böyledir, her şeyi bir sembolde toplar, bütün hayat oradadır..." 


Yorum Gönder

 
Top