Annemin "gün" sofrasını daha önce paylaşmıştım. Aslında tariflerini yazmaya başlayacaktım ama yapılış aşamalarının fotoğraflarını cep telefonuyla çekmiştim. Telefonuda evde unutmuşum.
Ödevini yapmayan küçük çocukların mazeretlerine benzedi ama ;)
Bu üç hafta beni idare edeceksiniz.
1 Temmuz'da erkek kardeşim evleniyor, yani düğünümüz var.
Tatlı telaşlarımız var.
Sizinle paylaşacak o kadar çok şey var ki!
Mesela "çintiya" ya da "çintiyani" nedir bilir misiniz?
Fotoğraflarını yayınlayacağım, çok yakında ;)
Gelelim soframıza ve hikayesine;
Temmuz 2000'de yeni evimize taşındığımızda tanıdık bu güzel insanları
ve aile gibi olduk.
Tabii ki hayat telaşı, birer ikişer görüşülüyor.
Hayata beş dakika ara verip "kahve" içmeye kaçılıyor.
Güzel sohbetler, paylaşımlar... Sadece iyi günde değil, acısıyla/tatlısıyla...
Telaşlar çok olunca hep birlikte toplanmayı kolaylaştıralım, diye düşündüler
ve karar verdiler, her ay birimizde toplanmaya ...
Adınada "gün" dediler.
Dile kolay 10-12 yıl, kesintisiz...
Allah nazarlardan esirgesin...
Dostlukla başlayan sofraların tadıda,
sohbetin keyfide bir başka oluyor.
Hepsini öpüyorum.
O sofralardan biri...
Yeşil Mercimekli-Haşhaşlı Börek
(Ada'nın börekleri)
Bu güzel börekleri Ada ve Aysun birlikte yapmışlar.
Aysun'dan tarifini alacağım çok lezzetli olmuş çünkü...
ve
En ağır misafirimiz Ada Hanım
Süslenmiş, püslenmiş, yüzükler takmış küçük cadı "gün"e gelmiş.
Aramızda geçen konuşmayı aynen yazıyorum.
-Halacığım bu börekleri annemmle beraber sardık.
-Aman benim kızımda pek hamaratmış, ellerinize sağlık, çok güzel görünüyor.
- Teşekkür ederim, halacığım.
- Hayatım, sen bana çektin herhalde pek hamaratsın (!)
- Hayır halacığım, ben babanneme çektim (ses tonu, tam bir küçük hanımefendi)
- Ama hayatım, kızlar halaya çeker, oğlanlar dayıya... Sen kesin bana çekmişsindir.
-Hayır halacığım, ben babanneme çektim. (üzerine basa basa, ama sen tonu hiç yükselmeden, ısrarcı)
Ben de yakaladım, babannesine çeken yerlerini yedim ;)
Yorum Gönder