0
Bloguma yazmayı ne çok özlediğimi düşünerek uyandım bu sabah.. Yeni evimizle o kadar meşguldüm ki başka şeylere vakit ayıramadım bir türlü. Hatta uzun zaman mutfağa bile fazla girmedim. Bu sene tropikal iklimlerden farkı kalmamış İstanbul yazının da etkisi vardı tabi bunda. Eskiden oturduğumuz taş binada sıcağı da soğuğu da fazla hissetmezdik, yeni ev ise sauna misali... Zira dört bir yandan güneş giriyor. Şikayetçi miyim? Asla! Yıllarca güneş gören bir evim olsun, sabahları güneşle uyanayım, şehrin göbeğinde olmasa da olur diyen ben, duvardan duvara pencereli bir evi, hem de şehrin göbeğinde bulmuşken daha ne isterim?

Sevgilim 5 dakikada işe gidiyor, yürüyerek :) Öğlenleri eve yemeğe geliyor hatta. Ben açık mutfağımda artık ondan ayrı kalmadan, hem ona laf yetiştirip hem yemek yapabiliyorum. Mutfak dolaplarım istemediğim kadar, tencerelerin tepeme düşme tehlikesi yok, bardaklar üstüste konmaktan çatlayıp kırılmıyorlar, ekmek makinesinin, robotun, meyve sıkacağının, kahve makinesinin kendilerine ait yerleri var (buna kendileri bile inanamıyor garibanların:) Yeni kitaplığımıza tüm kitaplarım sığıyor, sağda solda üstüste yığılmaktan kurtuldular, hatta fazladan yer bile var yeni gelecek olanlara. Bunlar yeni evimizle ilgili en sevdiklerim, en sevindiklerim... Ve bunlar için ne çok beklediğimi beni tanıyanlar biliyor.. Darısı herkesin başına diyorum. Evlerimiz hayattaki en önemli sığınaklarımız, elbette onları paylaştığımız ailemizle birlikte...


Gelelim bunca zaman sonra paylaşacağım tarife.. Ekmek tarifi olsun istedim, zira yeni evde öncelikle tatlı ve ekmek yaptım (ilk taşındığımız gün dolapta kalanlarla aceleyle pişirilmiş akşam yemeğini saymazsak).. Öncelikle ağız tadı ve bereket olsun diye. Ama bu tarif o değil, zira onu fotoğraflama şansım olmadı. Bu çok daha önce pişirdiğim bir ekmek. Çavdar ekmeği lezzet olarak benim en sevdiğim ekmek diyebilirim. Ve aynı zamanda en sağlıklı olduğunu düşündüğüm ekmek. Zeytinli olursa nasıl olur dedim ve çok da güzel oldu. Haftasonu kahvaltıları için çok güzel bir seçenek olabilir, ya da bugünlerde sahur için. Uzun açlık süresini gözönüne alarak sindirimi kolay olan, tamamen beyaz undan yapılmış ekmeklerden uzak durmakta fayda var. Denemek isterseniz işte tarif:

Malzemeler
  •  3 cup beyaz un
  • 1 cup çavdar unu
  • 1,5 cup ılık su *
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 3 tatlı kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • 2,5 çay kaşığı kuru maya
  • 1 kase dilimlenmiş siyah zeytin **
* Cup ölçüsü olarak, eğer ekmek makineniniz varsa onun ölçü kabını kullanabilirsiniz. Yoksa büyükçe bir su bardağı da olur. 
** Ben hazır satılan dilimli zeytinleri lezzet olarak beğenmiyorum, bu nedenle kahvaltılık siyah zeytinin çekirdeklerini çıkartıp kullanıyorum, tavsiye ederim.


Yapılışı
  1. Şekeri ılık suya ekleyip karıştırın. Mayayı da ekleyip 10 dk kadar kabarması için bekleyin. Üzerinde köpükler oluştuğunda mayanız kullanıma hazırdır.
  2. Unu yoğurma kabınıza koyun, ortasını açıp zeytinyağını ve mayalı suyu dökün. Kenarlarına da tuzu serpin. Ortasından başlayarak parmak uçlarınızla yoğurmaya başlayın. Kenarlardaki unları da yavaş yavaş alarak güzel bir hamur oluşturun. Gerekirse un ya da su ekleyebilirsiniz ama genellikle bu ölçüde gerekmiyor.
  3. Hamurun üzerini örtüp yaklaşık 1 saat kadar mayalanmaya bırakın. Sonunda iki katına çıkmış olacak. Bu aşamada zeytinleri hamura ekleyip tekrar yoğurun. Pişireceğiniz tepsiye somun şekli vererek koyun ve yarım saat daha bekleyin.
  4. Tekrar yükselmiş olan hamurunuzu mis gibi bir ekmek olmak üzere fırına verin. Önce üzerini keskin bir bıçakla çizebilirsiniz. 200 derecede pişiriyorum ben genelde ekmeklerimi. Turbo fırında yarım saat yeterli oluyor. 
Piştikten sonra ekmeğinizi bir mutfak örtüsüne sararak ılıyıncaya kadar bekletip, sonrasında dilimleyebilirsiniz. Tek başına bile yenecek kadar nefis oluyor tazeyken :)

Yorum Gönder

 
Top