0

En sevdiğim sütlü tatlılar arasında bir numaraya layık gördüğüm fırın sütlaç, nasıl olur da blog arşivimde yer almaz? Bilmiyorum ama biraz düşündüm... Burada pişirip sevdiğim tarifleri paylaşmaya başlayalı 8 sene olduğundan, artık yazmadığım pek bir şey kalmadı düşüncesindeyim sanırım. O yüzden arşivde olmayan bir tarif fark edince şaşırıyorum her defasında. Lütfen siz de eksiklik hissettiğiniz, şunu da yazsa ne güzel olur dediğiniz bir tarif olursa bana yazın. Elimden geliyorsa eğer yapıp paylaşmaya çalışırım.

Fırın sütlacın bugüne kadar arşivde yer almamasının bir nedeni de yüzde 100 "oldu!" diyebileceğim bir sonuç almayışım olabilir. Bu çok sevdiğim tatlıyı hakkıyla yapan yerlerde yemeyi tercih ediyor, evde çok fazla deneme yapmıyordum artık. Çünkü kendisinden beklentilerim hayli fazlaydı: Üzeri güzel yanacak ama şeker marifetiyle yakılmayacak, kıvamı kaşıktan akacak kadar sıvı, bıçakla kesilecek derecede katı olmayacak, şeker oranı tam sevdiğim gibi (hafif) olacak, içi pirinç dolu olmayacak ve olan pirinçler de çok iyi pişmiş olacak... E bunca beklenti olunca, bugüne kadarki denemelerimin hiçbirinden buraya yazacak kadar memnun kalmayışımda şaşıracak bir şey yok.

Bu kez oldu.
Üstelik hiçbir özel çaba göstermeden, yoğun bir günün sonrasında evde akşam mesaisi başlamışken, bu haftanın taze sütü gelip diğer haftadan kalan henüz bitirilemediğinden yapıldı. Özenmediğimden mi, süt nasılsa az, birkaç kâselik deneme olsun (nasılsa yenir!) diye düşündüğümden mi bilmiyorum:) Bütün kriterlerime uygun bir sonuç alınca da hemen buraya not düşmek istedim. Hem güzel bir fırın sütlaç tarifi arayan ve bulamayanlar (sizi çok iyi anlıyorum) için, hem de ileride her pişirmek isteyişimde açıp bakayım diye kendim için. Buyrunuz:

Malzemeler:
(4 kâse için)

- 500 ml süt
- 1/2 su bardağı + 1 çorba kaşığı toz şeker
- 1,5 çorba kaşığı buğday nişastası (tepeleme olmayacak)
- 1/2 çay bardağı pirinç (şimdiki şişman çay bardaklarından değil, klasik ince belli küçük çay bardaklarından)
- 1 yumurtanın sarısı
- 1 paket vanilya

Yapılışı:

1. Küçük bir tencereye pirinci alın, üzerine su ekleyerek haşlanmaya bırakın. Pirinçler şişip oldukça yumuşayana dek haşlayın. Su kaldıysa süzün, bir kenarda bekletin.

2. Başka bir tencereye sütü aktarın. Üzerine toz şekeri ekleyip ocağı yakın. Biraz karıştırıp şekeri erittikten sonra süt ısınmadan yumurta sarısını ilave edin. Çırparak karıştırın. Haşladığınız pirinci de ekleyin.

3. Ufak bir kasede buğday nişastasını yarım çay bardağı kadar su ile eritin. Tenceredeki karışım kaynamaya başladığında, nişastalı suyu yavaş yavaş akıtarak bir yandan sürekli karıştırın. En son vanilyayı ekleyin. Kısık ateşte beş dakika kadar kaynamaya bırakın.

4. Fırını 200 derecede ısıtın. Bu esnada dört tane fırın kabı ya da sütlaç kasesini (ben sufle kabı kullandım) bir tepsiye sıralayıp hazır edin. Sütlacı kâselere paylaştırın. Ardından, kâselerin dibini bir parmak geçinceye kadar tepsiyi soğuk su ile doldurun.

5. Sütlaçları fırına verme vakti... Yaklaşık 15 dakikada güzelce kızarıyorlar. Ancak siz kontrollü olun. Sürenin yarısında tepsinin arkasını öne çevirmek, hepsinin eşit kızarması için yararlı olabilir. Ben üstlerine şeker vs serpmedim, ama tatlının içine eklediğim yumurta sarısı güzel kızarmasında etkili oldu diye düşünüyorum.

6. Fırından tepsiyi dikkatlice alın (su kaynamış olacak), sütlaç kâselerini fırın eldivenleriyle tutarak hemen sudan çıkartın. Tezgâhta biraz ılınmasını bekledikten sonra buzdolabına kaldırın. Üzerlerinin fazla kurumasını önlemek için, iyice soğuduktan sonra streç filmle örtebilirsiniz.


Dün evde çalışmam gerekiyordu, üstelik nefis bir tatlı tarifi çevirisi okuyordum o sırada. Bu sütlaç yanında nasıl güzel gitti anlatamam:) Yapın, yiyin, yedirin. Tatlı krizleri için sütlü tatlılar en güzeli. Misafirleriniz için de gönül rahatlığı ile (belki çift ölçü olarak) hazırlayabilirsiniz.

Bu aralar son derece güçlü bir motivasyon hissediyorum içimde, her şeye karşı. İşime, evime, ilgi alanlarıma, genel olarak hayata! Mevsimden mi dersiniz:) Beni tanıyanlar sonbaharda artan enerjime hiç şaşırmıyor artık. Ama bu enerjiden ziyade motivasyon bence. Yoksa çok yorgun hissettiğim zamanlar olmuyor değil. Ama genel olarak yapmak istediğim şeylere de, yapmak zorunda olduklarıma da hem zaman hem enerji bulabiliyorum. Mesela kendimi ve sevdiğimi sağlıklı beslemek için her gün farklı sebze yemekleri, salatalar hazırlıyor, hiç üşenmeden -başka işim olsa bile- sabahın köründe organik pazara gidiyor, gecenin bir yarısı menü planları yapıyor, blogda da yer verebileceğim tariflerin heyecanına kapılıyorum. Yeni deneyimlerle zenginleşiyor insan. Ve bunlar paylaşılınca güzel, her zaman!

Yorum Gönder

 
Top